Salih Bademci: Melis’in hamasetine hayranım Melis Sezen: Salih gücüyle bütün alanı kaplıyor

1930’lu tarihin Türkiye’sinde sanatla bir şeyleri değiştiren, çalışan gençlerin öyküsünü anlatan ‘Bir Cumhuriyet Şarkısı’ sinemasını söyleşiye gitmeden bir gün önceki izliyorum. Oyuncuların rollerini o kadar âlâ yapıyorlar ki, duygulanıyor, vakit zaman gülümsüyoruz. Ben sinemalarının tesirindeyken ertesi gün karşımda Salih Bademci ve Melis Sezen var… Salih’i arkadaşları genellikle çok enerjik olarak tanımlıyor. Geraçekten girdiği ortamı adeta ateşliyor. Esprili ve sıcak. Melis de ondan farklı değil. İkisinin gücü fotoğraf çekilip yansıyor. Çekimin akabinde başlıyoruz sohbete…

◊ Bu hafta vizyona giren ‘Bir Cumhuriyet Şarkısı’ sinemasında bestekar Ahmed Adnan Saygun ile eşi Mediha Hanım’ı canlandırıyorsunuz. Müzik, sinemada ve bu isimlerin çok büyük bir yer kaplıyor. Sizin müzikle aranız nasıl?

Melis Sezen:Müzik çok yaratıcı ve ruhun, hayatın özlerinden biri. Bu sinemadan önceki enstrüman çalan biri değildim. Fakat Mediha karakteri için piyano çalmanın başlangıcını öğrendim.

Salih Bademci:Ben Melis’ten sonra sinemaya dahil oldum. Sete girdiğimde bayağı 10. Yıl Marşı’nı çalıyordu. Çekimde hediyesi antika bir piyanoydu ve akordu bozuk olmasına rağmen olağanüstü bir performans sergiledi.

Melis Sezen:Bir müzisyene hayat devam ettirmek için girilenlerde bile aralıksız çalıyordum.
Meskene de piyano satın aldım.

◊ O kadar mı sevdin?

Melis Sezen:Çalışmam gerekiyordu, pratik yapmayınca unutuluyordu. O yüzden o dünyaya dalmak istedim. Esasen piyano sayesinde Mediha karakterine yanlışsız büyük bir adım atmış oldum.

◊ Salih senin müziğine bir ilgin var mı?

Salih Bademci:Ben bir rol oynarken karaktere uygun müzikler görülüyorum. belirli bir sahnede bir çalma listesi (şarkı listesi) hazırlarım. Mesela bir gün içinden çıkamadığımız bir sahne vardı. Ne yapsak ne verirsek diye düşünürken bir müzik bulur ve Melis’in yanına koştum, “Gel bu izlediği arka planda (arka planında) sahneyi bulunduğu yerde” dedim ve sahne çok hoş bir şekilde dönüştü. Sağ olsun Yağız Hoca da (Alp Akaydın) bu mevzuyla ilgili çok dayanak oldu ve kusursuz bir şey ortaya çıktı. Yüzü burada diye söylemiyorum, Melis insanın çok rahat çalışacağı, bütün değişimlere açık, çabuk adapte olan bir oyuncu. Partner olarak bir lütuf.

Melis Sezen:Ben de yüreğimden olan, Salih esasen daima hayran olduğum bir oyuncuydu. O kadar mükemmel bir oyuncuyla karşılaşma sahnesi içinde beşere o denli güçlü bir şey geliyor ki… olayların oynandığı zati hayallerimden tespit edildi.

Salih Bademci:Hakan, hatta Melis totem yapmış…

◊ Aa Salih totemi! Nasıl olduğunu anlattığınızda…

Salih Bademci:Melis benden evvel anlaşmış. Bir davetle karşılaştık, “Sen sinemada varsın, değil mi” diye sordu. Şimdi karar vermiştim, “Olacaksın, ben biliyorum” dedi…

Melis Sezen:Evet, gece bitti, gitmeden önce de devam ettim, “Tamam oldu, ben yaptım, görüşürüz” dedi. İki gün sonra Salih bir anda kabul etmişti.

◊ Şahaneymiş. Pekala, Salih sen piyano çaldın mı?

Salih Bademci:Ben Melis kadar öğrenemedim.

Melis Sezen:Hayır, benden daha yeterli çalıyor.

◊ Sen orkestra şefini canlandırıyorsun. Rolüne nasıl hazırlanın?

Salih Bademci:Orkestra şefimiz Orhun Orhan bu hususta bana yardımcı oldu, çok düzgün çalıştırdı. Düşün, birinci hareket yapıyorum ve bir anda müzik başlıyor. Nitekim sinemada ‘Ben ne yapıyorum’ yapanlardan tespit edildi. Bayağı gücü bir şey orkestra şefliği, zira herkesin senin suratında gösterdiğin formda o modülün eklenmesi, sorumluluğu çok büyükmüş. Orkestra şeflerinin ardından tekrar tekrar hürmet duyuldu, inanılmazdı.

Melis Sezen:Bu ortada konunun en hoş kısmı, o tek yürekli olma duygusuydu. Ben de dörtlü koroyu yönetiyordum, o tek yüreklilik muhteşemdi.

‘BAZI ÜLKÜLER UĞRUNA ÖZEL HAYATLAR ELLERİNİZDEN KAYIP GİDEBİLİYOR’

◊ Ahmed Adnan Saygun’un üyeleri sizi en bildikleri miydi?

Salih Bademci:Beni en vuran şey operayı en iyi şekilde ele alırken bir yandan evliliğini elinde tutamaması. Kimi mefkureler ve davalar uğruna özel hayatlar ellerden kaybolabiliyor, tamamen kayboluyorsunuz, daha iyi durumda kimse hayatını yaşıyor. Kendin elinden kayıp gidiyorsun.

Melis Sezen:Mediha ve Adnan’ı derinlerine girilirken baktım ki aslında opera bir doğum. Bir opera doğuyor ve operanın doğumunda aslında Mediha ‘Biz burada Adnan ile bir doğum pazarlama ve evliliğimizi kurtaracağız’ diye düşünüyor.

Salih Bademci:Karı-koca boyunca bir sorun olduğu zaman, çocukluk çağındaki durumlar vardır ya…

Melis Sezen:Evet, tam olarak o denli bir şey. Ona çok tutunuluyor ve sağlandı. Ama apayrı şeyler yaşıyorlar ve sonunda da bence ikisi de dönüşüyor.

◊ Filmde bir sahne var, Adnan Saygun Muş’a tahsisi zamanında eşine “İstemiyorsan, sen gelemezsin” diyor. Kimileri için iş ve meslek sevgisi aşktan büyük olabiliyor. Sizin için iş ve meslek duygusu her şeyin önünde geçer mi?

Melis Sezen:Ben ruhum ne isterse onu ayırırım. Ama işim de benim ruhum, aşkım da… Bilmiyorum ki, sahip olduğum de alayım.

Salih Bademci:Aslında bakarsan ben de idealist biriyim. ‘İşler peş peşe girdi, çok daha fazla şey yapıyorum’ diye vakit zaman düşünüyorum. Bazen aile hayatlarını bu manada ihmal mi ediyorum diyorum. Zira bir işe başlayan vakit sahiden o dalgaya ve çalışma temposuna kapılıyorsunuz. Ancak kendi adımına ‘Tamam, artık bırakma zamanım geldi’ hissini hissetmek istiyorum, bu yaşla mı ilgili olur ya da doygunlukla mı ilgili bilemem. Fakat insan hakikaten bunu desteklemekte kalacak.

‘O KAN O DENLİ KAYNAYARAK AKIYOR Kİ…’

◊ O yıllara süt sizi en iyi yaptıkları şey ne oldu?

Melis Sezen:Bana taze kan üzere geldi. 1934 yılı Cumhuriyet yeni kuruldu ve yeni bir millet. Hakikaten o kan o denli kaynayarak akıyor ki… Çok büyük bir yıkımdan doğan bir cumhuriyetten bahsediyorum lakin yürekler yanıyor. Atatürk o denli bir başkan, o denli bir lider ki biz bu sinemada sadece kültür bölümündeki kesitleri görebilirsiniz… 1934 Türkiye’sini geldiğinizde gururla tüylerim diken diken oldu, biz ne kadar güzelmişiz. Beni çok şikayet ediyorum.

Salih Bademci:Şu anda üstümüzde olan ‘aman gönderme’nin o periyoda hiçbir durumda tezahür etmemesi mükemmel geldi, en çok göründükleri şey oydu.

◊ Filmde Ertan Şaban, Mustafa Kemal Atatürk’ü canlandırıyor. Karşılıklı diyaloglarınızda da var. Ne hissediyorsunuz?

Salih Bademci:Ertan’la mesela akşam oturuyoruz, yemek yiyoruz. Sabah makyajı uzun sürdüğü için o sete biraz daha evvel geliyor. Daha sonra Atatürk’le ilgili sahnenin zamanı dahil oldu, “Paşa geldi, kalkın” diyordu. Gerçekteydi. Burada Suzan Kardeş’i de unutmamak lazım, inanılmaz âlâ makyaj yaptı.

Filmde Ahmed Adnan Saygun (Salih Bademci) ve eşi Mediha Hanım’ın (Melis Sezen) çalıntı olarak saklanması anlatılıyor.

‘ÇAĞIN EN BÜYÜK ISTIRABI EMEKSİZ MUVAFFAKİYETE ULAŞMA HEVESİ’

◊ Bu günlerde vakitte bir pes kaybı kıssası. Sizin çalıştığınız ki en büyük pes etme öykünüz neydi?

Salih Bademci:20’li yaşlarda sahiden ortaya çıkan şeyler o kadar değerli değil, ileriki yaşlarda bu daha düzgün ortaya çıkıyor. Ben de konservatuvarda uygulayarak beach club şekli bir yerde satış pazarlamada çalışıyorum. Bir günün internetin adıdır. Merhum amcam Salih Bademci’nin internet haberi vardı, siyasi devirlerde tespit edildi. Bir baktım, benim minicik bir haberim onunkinin üstüne geçmiş. Bu meslekte illa direkte gerek yok diyen bir periyottu. Lakin küçücük haberleri orada kalıyor ‘Her şey adım adım olacak, devam et’ dedim. Aslında her şey kartopu şeklinde yuvarlandı, büyüdü. Ben emek ücretlerinin çok aralarında. Bu sinemadaki tüm karakterlerin alameti farikası da muazzam emek vermeleri. Bu çağın en büyük kahri emeksiz, kolay yoldan muvaffakiyete ulaşma hevesi.

◊ Artık çaba harcamadan bir taneye sahip olmak istiyoruz…

Salih Bademci:O gerçek zamanı bir öykü yazabilirsiniz.

Melis Sezen:Sinemada bağlılık ve kendini adama var. O adanmışlık duygun olduğunda muvaffakiyet geliyor.

◊ Her şeyin bu kadar kolay olacağı hissinin kapılma sebebimiz ne?

Salih Bademci:Bilginin bu kadar kolay edinilirken dezenformasyonun bu kadar yaygın olması. Toplumsal medyanın ittirmesiyle herkesin yaşadığı hayatı, sanal ortamda yaşıyormuş gibi göstermek ve bunun şartsız bir formda inanması. Eğitimsizlik. Her şeyi içine katabiliriz, bayağı bir sarmal. Lakin toplumsal medyanın çok tesirli olduğunu düşünüyorum, bilhassa son devirde insanlar palavra ve öteki bir hayata inandırıyor. Her şey çok parlak.

◊ Melis senin pes etme hikâyen biliniyor mu?

Melis Sezen:Deneme çekimlerine girdiğimiz vakitler vardı, çok biriktirdim, birincisinde işi aldım. Lakin bir devir oldu ki deneme çekimlerine giriyorum, ortaya çıkıyorum, olmuyor. Neden daşikâr değildi. Biri tahminen tipimi beğenmiyor, biri yaşı küçük diyor, başkası yaşı büyük diyor. O denli zaman bende mi sorun var diyen. Bu aslında bence kendinize hiç sormamanız gereken bir soru. Ben şahsi olarak teslimiyeti öğrendim. Teslimiyeti öğrenince yenilenme ki olmuyorsa da hayrına. Olmayan şeyler seni dönüştürüyor. Sen şayet kalbinle oradaysan, senin için gerçek olan geliyor ve bir formda veya çiçek açabiliyor.

◊ Toplumsal medyanın beşerler üzerindeki tesirinden bahsettiniz. Alan biraz küçülürsek; siz oyuncuların üzerindeki tesiri nedir?

Salih Bademci:Benim dönemimde bilhassa Instagram’da anlatılan şey bu kadar tesirli hayatımızda yoktu. Artık yalnızca takipçisi fazla yahut kayıtlı diye birinin bir rol seçilmesi düşünülüyor. Diyelim ki bir üretimci bu gaflete düştü, yetenekli arkadaşımızı almak yerine, takipçi sayısından fazla olan çocuğu aldı. Emek vermediği sürece bir insanın muvaffakiyet elde etmesi mümkün değil. Balon tesirinde çok kısa periyodik olacaktır. Andy Warhol günün birinde “Herkes 15 saniyeliğine ünlü olacak” dedi, şöyle buyurun tam olarak oradayız. Dünya 15 saniyeliğine ünlü olmuş beşerlerle dolu.

‘SETTEYKEN TOPRAKTA DANS EDİYORDUM’

◊ Siz birinci sefer mi bir ortada bir projedesiniz?

Melis Sezen:Evet, daha önceki yıllarda markayla uğraşmamız için Venedik Sinema Festivali’ne dayanmıştık. Orada tanıştık.

◊ Birbirinizle tanıştıktan sonra sizi en çok gördükleri şey ne oldu?

Salih Bademci:Melis’in hamasetine hayranım. Görünür durumda olmakta, olduğu biçimde patlamaya bayılıyorum.

Melis Sezen:Salih gücüyle bütün alan kaplıyor. Ateş, ateş olduğu için bir güç dalgasının içine giriyor ve onunla birlikte hem hafifliyor hem uçuyorsun.

◊ Bunlar beklediğimiz cevaplardı… Lakin birbirinizi tanımadığınızça size gelen garip şeyler olmadı mı hiç?

Salih Bademci:Melis setteyken bazen “Aradığınız bireye şu an ulaşılamıyor” duygusunu veriyor. Şalter “Kestik” diyorlar, iki eşeysel olarak konuşuyorlar. “Efendim” diyor. O devam eden şey içinde oluyor, bu kadarını beklemiyordum.

Melis Sezen:Ben Salih’in gücü çok şaşırttı. Atom manipülasyon şeklinde, bireysel ve bir sürü şey yapıyor.