Internet Gazete ATAK Ajans Internet Yayıncılık LLC kuruluşudur - 23 Nisan 2025, Çarşamba
$ DOLAR → Alış: 38,10 / Satış: 38,26
€ EURO → Alış: 43,80 / Satış: 43,98

Asıl fiyat ne?

Hüseyin Mümtaz BAYAZITOĞLU
Hüseyin Mümtaz BAYAZITOĞLU
  • 14.04.2025
  • 143 kez okundu

12 Milyar avro…

Orta Asya’daki üç Türk Devleti; Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan; Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ni “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak tanımış ve büyükelçi atamış.Turkish language learning courses

Rezilliğin daniskası…

AB’den aldıkları 12 Milyar avro karşılığında…

Böylece, Kıbrıs’taki Türk Cumhuriyeti’nin varlığını resmen reddetmiş oldular

Hâlbuki Türk Dışişleri, çok değil iki yıl önce KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na (TDT) gözlemci olarak davet edilmesini “KKTC’nin tanınmasını sağlıyoruz” diye propaganda ediyordu.

Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım da, “Kıbrıs Türkünün sesi” ilan ediliyordu.

Lâfı fazla uzatmayalım…

Mevcut durum, Türk Dış Politikasının iflâsıdır.

Yâni Türk Devletler Teşkilâtı da, Aksakallar Konseyi de yok hükmündedir, “yok”tur.

…Turkish language learning courses

“İkinci”, “Sarhoş” veya “Sarı” Selim… Annesi “Hürrem Sultan”dır.

Toroslardaki Yörük ve Türkmenleri “sevmediği” için yeni fethedilen KIBRIS adasına sürmüştür.

Yâni Kıbrıs Türkleri; Yörüktürler, Türkmendirler.

Kendi bildikleri gibi yaşarlar, “töre”yi yaşatırlar, kimseye minnet etmezler.

“Durum”u konunun uzmanı Nazım Beratlı’dan dinleyelim mi?

“İşin aslı şuydu: Elbette ki bu çatışmanın ana nedeni, bu adada son beş yüz yıla yakın zamanı birlikte yaşayan iki ayrı kimlikten kaynaklanıyordu. İki bin yıldır burada yaşayan yerleşik bir kültür geliştirmiş, Elence konuşan ve Ortodoks Hristiyan ve iyi eğitimli olan, dindar bir kimlik ile son beşyüz yılı bu adada geçiren, çoğunluğu henüz göçebe, Türkçe konuşan, kendine göre biraz da Şamanizm kalıntısı ögeler taşıyan bir islamiyete inanan, kötü eğitimli ve dine mesafeli bir diğer kimlik, son derecede objektif koşullar ve nedenlerle, burada bir gün bile ‘gardaş’ olmamışlardı; olabilecek miydiler?”

Öyle yaşarlar”dı”.Turkish language learning courses

74’de ikinci defa kurtarıldıktan sonra ise hayatları bayağı “değişmiştir”.

“Kurtarıcı” artık her şeye muktedirdir.

Cumhurbaşkanı seçer.

Koalisyona iki parti yettiği halde; Lâzkiye’ye düzenli uçak seferi düşünen, “pabucumun” bile değil, “terliğimin” partisini üçüncü ortak yapar.

Bakanları seçer.

Radyo ve televizyonlarda neyin nasıl konuşulacağına karar verir.

Okullarda “kıyafet düzenlemesi” gündeme gelir.

74’de adanın tamamını isterdim.

Hâlâ isterim.

Öyle olsaydı acaba o üç Türk Devleti, temsilcilik açarlar mıydı?

NEDEN KUZEYDE AÇMAZLAR?

Neden kimse kuzeyi tanımaz?

Ada’nın tarihinde unutulmayacak, daima hatırlanması gereken bir şey vardır.

Büyük Sultan dirayetli ve haşmetli Abdülhamit Efendi; “kendi haklarına halel gelmemesi kaydıyla” Kıbrıs’ı İngiltere’ye “kiralar”.

“Kendi haklarına”, “tapulu arazisine” zarar gelmemesi şartıyla…

Vatanın bir parçasını “kiralar”.

Hiç böyle bir şey duydunuz mu?

Duymuş muydunuz?

Ve adada 1925 yılında Larnaka’da Türkiye Cumhuriyeti’nin konsolosluğu açılır.

1938’de de “HAMİDİYE” zırhlısı olayı olur.

Türk donamasının efsanevi Hamidiye Zırhlısı, Atatürk’ün yatağa düşmeden önce verdiği emirle, 20 Haziran 1938’de Mağusa Limanı’na demir atmıştı… Hakkında kitaplar ve destanlar yazılan Hamidiye Zırhlısı, Balkan ve Birinci Dünya Savaşı dönemlerinde ve bilhassa Çanakkale savaşlarında Türk donanmasına bağlı yenilmez, bazı tarihçilere göre “hayalet” bir savaş gemisi idi.

Hamidiye’nin Kıbrıs’ı ziyaret ettiği dönem Rumların ENOSİS tutkusunun eyleme döküldüğü yıllardır… 1931 isyanında İngiliz sömürge valisinin sarayını da yakmışlardır… Ayaklanan Rumlar hem İngiliz’in, hem de Türklerin adadan gitmesini istemektedirler…

ENOSİS’çi Rumlara karşı İngiliz’in henüz ciddi bir direnişi yoktur ve Türkler de korumasız durumdadırlar…

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, ölümcül ağır hastalığının başındadır… Ama olayların da yakın gözlemcisidir… İngiliz’e, Yunan’a ve ayrıca Hatay için Fransa’ya gözdağı vermek için efsanevi Hamidiye’yi Akdeniz’e çıkarır. Hamidiye o günlerde bir Deniz Harp Okulu Eğitim Gemisi’dir… Geminin seyir defterinde Mağusa Limanı’nı ziyaret de vardır… Hamidiye efsanesini çok iyi bilen Kıbrıslı Türklerin coşkun sevgi gösterileri arasında gemi Mağusa Limanı’na 20 Haziran’da girip demir atar… Hamidiye ve Hamidiye’deki subay adayları büyük sevgi gösterileri ve alkışlarla selamlanır…

Türk Silahlı Kuvvetleri’ne “Kıbrıs’a dikkat… Orayı her zaman göz önünde bulunduracaksınız” talimatını veren Atatürk, Hamidiye’yi Kıbrıs’a göndermekle Kıbrıslı Türklere çok büyük bir moral destek verir…

Atatürk ölünceye dek Hamidiye’yi gözü gibi korumuştur… Hamidiye efsanesini hem iç, hem dış politikasında kullandı. 1924’te bizzat kendisi Hamidiye ile geziye çıktı… Anadolu gezisi için Samsun’a gidip oradan karaya çıktı ve yolculuğunu trenle sürdürdü…

20 Haziran 1938’de Mağusa Limanı’na demirleyen Hamidiye’yi adanın her yanından gelen binlerce Türk karşılar… Gemi limana demir attıktan sonra, geminin bandosu, İngiliz Ulusal Marşı’nı ve İstiklal Marşı’nı çalar. Hamidiye personeline “hoş geldiniz” demek için gemiye çıkan heyette şu kişiler vardır: Türkiye Konsolosu Ekrem Arar, Eski Kavanin Meclis Üyesi M. Necati Özkan, Mehmet Mithat, Eski Kavanin Meclis Üyesi Mehmet Zekâ, Necmi Avkıran ve Hasan Fahri… Hamidiye Zırhlısı’nın o dönemdeki kaptanı Necati Özdemir idi… Zırhlı, halkın ziyaretine açılır ve Kıbrıs’ın her tarafından gelen binlerce kişi, savaş gemisini gezer… Kaptan Özdemir başkanlığındaki Hamidiye heyeti başkent Lefkoşa’ya davet edilir… Türk denizciler, Kardeş Ocağı’nın düzenlediği bir programla ağırlanır ve halkla buluşturulur…

Bu kadar lâftan sonra…

Ben yine, yeniden bir HAMİDİYE istiyorum.

İngiliz Marşı yerine, MÜCAHİT MARŞI çalacak…

Girne ve “Gazi”Magosa’dan sonra…

İskele, Leymosun ve Mutallo’nun açıklarından geçip…

SANCAK gösterecek…

YAZARIN SON YAZILARI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ