Ayşe Barım’a 12 yıl aradan sonra ‘Gezi’ soruşturması: Ceza hukukçuları yorumladı
Hukukçular, Ayşe Barım’ın, Gezi eylemleri nedeniyle, “Darbeye teşebbüs’ iddiasıyla gözaltına alınmasını Cumhuriyet’e değerlendirdi. Ceza hukukçusu Prof. Dr. Köksal Bayraktar, “Ceza yargılaması, toplumun düzensizliğini, yeniden düzene kavuşturmak için yapılan bir işlemdir. 12 yıl sonra olmaz bu. Artık toplumun sarsıldığı iddia edilemez” dedi.
ID Danışmanlık şirketinin sahibi menajer Ayşe Barım, dün “Gezi Parkı eylemlerini planlayanlar arasında olduğu ve şirketine bağlı oyuncuları eylemlere katılmaları için yönlendirdiği” iddiasıyla, “Darbeye teşebbüs” suçlamasıyla gözaltına alındı. Ceza hukukçuları, savcılığın 12 yıl aradan sonra Ayşe Barım hakkında yeni deliller bularak soruşturma başlatmasını Cumhuriyet’e değerlendirdi.
‘SORUNLU BİR UYGULAMA’
Ceza hukukçusu avukat Hüseyin Ersöz, Ayşe Barım hakkındaki soruşturmanın seyri ve hukuk güvenliğiyle ilgili Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, söz konusu soruşturmanın, 12 yıl sonra Gezi Parkı protestoları soruşturması kapsamında ele alınmasını ve buna delil olarak bazı oyuncularla yaptığı telefon görüşmelerine dair HTS kayıtlarının gösterilmesini, hukuk güvenliği yönüyle sorunlu bir uygulama olarak değerlendirdiğini belirtti. Avukat Ersöz, Gezi Parkı protestolarına ilişkin soruşturma ve yargılama sürecinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi’nin (AYM)verdiği ihlal kararları doğrultusunda adil yargılanma hakkı yönüyle hukuka aykırılıkları içerisinde barındıran bir süreci ifade ettiğini de kaydetti.
‘SİYASİ NİTELİĞİNİ GÖZLER ÖNÜNE SERİYOR’
Avukat Ersöz açıklamasının devamında, “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın basın açıklamasında, Gezi Parkı protestoları soruşturmasına ilişkin ‘Arap Baharı’ ve ‘Turuncu Devrim’ benzetmeleri üzerinden yapılan değerlendirmeleri de hukuki görmediğimi, aksine soruşturmanın siyasi niteliğini gözler önüne seren bir durum oluşturduğunu da belirtmeliyim” dedi. Ersöz, kamuoyuna yansıyan bilgilerden Ayşe Barım hakkındaki soruşturmanın önce bir ‘şantaj’ iddiasıyla başlatılması, sonrasında ‘haksız rekabet’ iddiasının gündeme gelmesi daha sonra ‘kara para aklama’ soruşturmasına evrilmesi ve en nihayetinde bir ‘darbe’ soruşturmasına dönüştürülmesinin de yargılamaya ve adil yargılanma hakkına uygun bir şekilde yürütülmediği kaygılarını beraberinde getirdiğini ifade etti.
‘MEŞRU BİR ZEMİNDE DEĞİL’
“Bir kişi hakkında sadece telefon trafiğinden yola çıkılarak darbeye teşebbüs suç isnadının yöneltilmesi, Yargıtay kararları doğrultusunda da hukuken meşru bir zeminde olunmadığını bizlere göstermektedir” diyen Hüseyin Ersöz, 12 yıl önce gerçekleşen protestolara dair Ayşe Barım’ın evinde ve iş yerinde yapılan aramaların da ölçülü olmayan orantısız bir müdahale görüntüsü verdiğinin de açık olduğunu belirtti.
‘CEZA HUKUKU İLKELERİNE AYKIRI’
Ceza hukuku profesörü avukat Köksal Bayraktar, Gezi olaylarının 12 yıl önce hem İstanbul’da hem de Anadolu’yu etkileyecek şekilde meydana geldiğini ve bütün toplumun bildiği bir olay olduğunu kaydederek, “Bu kadar bilinen bir olayda 12 yıl geçtikten sonra bu şekilde bir soruşturma yapılması, ceza yargılaması hukukunun ilkelerine aykırıdır. Çünkü bir suç işlenir, suç işlendikten sonra ona emniyet ve savcılık el koyar ve yargılama başlar. Gezi olaylarında pek çok inceleme yapıldı, araştırma yapıldı. Ben de şimdi televizyonda ilgili kişilerin isimlerine bakıyorum, bunlar Gezi iddianamesinde yer almayan kişilerdi. Siz 12 yıl sonra ‘bunlar da vardı’ diyerek o iddianamenin de dışına çıkıp bunları yapıyorsunuz. Dolayısıyla zaman aşımı kurallarına da uygun değildir bu” dedi.
‘NEDEN 12 YIL ÖNCE YARGILAMA YAPILMADI’
Prof. Dr. Bayraktar, “Türk Ceza Kanunu 314’üncü maddesi ‘hükümeti devirmek’. Oradan mahkumiyet kararı verildi. Osman Kavala hakkında, hala tutuklu olanlar hakkında. Onun zaman aşımı süresi daha uzun. Ama bunların fiilleri nedir? Bunların fiilleri sadece tweet atmak mı, bizzat katılmak mı? 12 yıl aradan sonra insan bu tür 314’üncü maddeye giren fiillerin olmadığı yönünde bir sanıya ulaşır. Madem 314’üncü madde bundan 12 yıl önce bu kişiler hakkında söz konusuydu o zaman niye yargılama yapılmadı?” diye konuştu.
‘CEZA YARGILAMASI YILLAR SONRA ORTAYA ÇIKMAZ’
Ceza yargılamasının önemli ve ağır bir yargılama olduğunu kaydeden Prof. Dr. Köksal Bayraktar, “Ceza yargılamaları, toplumun düzensizliğini yeniden düzene kavuşturmak için yapılan bir işlemdir. 12 yıl sonra olmaz bu. Cumhuriyet savcısı neden bununla ilgili o zaman hiçbir işlem yapmadı. Bunlar yanlış işlemler. Ceza yargılaması yıllar sonra ortaya çıkmaz. Bir insan başka bir insanı öldürür, arkasından yıllar geçer, başka yerlere gider, o da takip edilir. Gezi hakkında karar verildi. Şu anda bir kişi ağırlaştırılmış müebbet hapisten mahkum, 10’a yakın kişi de Gezi dolayısıyla kimileri cezaevinde kimileri mahkumiyete çarptırılmış durumda. Artık toplumun sarsıldığı iddia edilemez bugün. Toplumu düzeltmek için ceza yargılaması var. Toplumu yeniden sarsmak için değil” ifadelerini kullandı.