CHP’li Bağcıoğlu değerlendirdi: ‘Şam ile deniz anlaşması Ankara’ya diplomatik alan açabilir’
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, geçen pazar Suriye’deki geçici yönetimin lideri Colani kod adlı Ahmet eş Şara’yı Şam’da ziyaret etmişti.
Suriye’de cihatçı terör örgütü Heyet Tahrir Şam’ın başını çektiği geçici yönetimle ilk temas kuran aktörlerden olan Ankara, ilerleyen dönemde Türkiye ve Suriye arasında deniz yetki anlaşması imzalanacağını açıkladı. Ankara ve Şam’ın yaşama geçirmeyi öngördüğü anlaşma ile Suriye, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) teklif ettiği Sevilla haritasında belirtilen alandan yaklaşık yüzde 20 daha fazla deniz alanı kazanmış olacak. Türkiye’nin ise yaklaşık 7 bin 660 kilometrekare deniz yetki alanı kazanması öngörülüyor. Ayrıca olası anlaşmaya eğer Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) dahil edilirse bu ülke, fiilen tanınmış olacak.
Cumhuriyet’e konuşan CHP Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Türkiye ve Suriye arasında fiili karasuları sınırı olarak görülen sadece yan sınır bulunduğunu ancak bu zamana kadar deniz sınırları konusunda anlaşma olmadığını anımsatarak “GKRY ise Lübnan ve İsrail ile 2007 ve 2010’da Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşmaları imzalamıştı. Bunu uluslararası deniz hukukunun eşit mesafe prensibine göre ancak anakaranın adalara olan üstünlüğü ve doğal uzantı prensiplerini görmezden gelerek belirlemişti. Türkiye ise buna karşın 2011’de anakaranın üstünlüğü ve doğal uzantı prensibine göre KKTC ile deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması imzalamıştı” dedi.
‘ÖNCE KALICI HÜKÜMET’
Bağcıoğlu, “Suriye ile yapılması planlanan anlaşma ile; öncelikle Türkiye’nin doğal uzantı ve anakaranın esas sınırlandırmayın belirlemesi prensiplerine göre düzenlenmesi; 2011’de KKTC ile imzalanan anlaşma sınırları dikkate alındığında Doğu Akdeniz’de Türkiye, haklarını uluslararası platformlarda daha iyi savunabilecek. İki devlet arasında doğalgaz arama ve çıkarma faaliyetlerinin anlaşmada yer alması durumunda Türkiye, Doğu Akdeniz’de önemli bir doğalgaz/petrol havzası olduğu değerlendirilen bölgede söz sahibi olacak ve ekonomik getiri anlamında kazanım sağlayabilecektir. Ayrıca anlaşma ile Mısır ve Lübnan’ın da, hukuki anlamda yanımıza çekilmesi sağlanabilecektir. Libya, Mısır, Lübnan, Suriye, KKTC ve Türkiye; Yunanistan-GKRY ikilisinin karşısına bir blok olarak konumlandırılabilecektir. Uluslarası camiaya sınır anlaşmalarını kaba kuvvetten ziyade diplomasi çözüme kavuşturma gücümüzü gösteririz. Bunu da diğer devletleri çözüm masasına çekmede argüman olarak kullanabiliriz” ifadelerini kullandı.
Buna karşın Bağcıoğlu, öncelikli konunun Suriye’de kalıcı bir hükümetin kurulup uluslararası meşruiyet kazanması olduğunun altını çizdi.