Cumhuriyet’in 100 yılının 54’ünde beraberdik
Erdal Atabek’in Cumhuriyetçi kişiliği ile halk sağlığını önceleyen doktorluğu uyumlu bir bütündü.
1966 Haziran’ı sonunda Cumhuriyet gazetesinde çalışmaya başladığım tarihlerde, Pembe Konak’tan 100 metrelik bir uzaklıkta, İstanbul Erkek Lisesi’nin karşısında Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi ile hemen alt katı şube odaları, üst katı konferans salonlarında, soluksuz etkinlikler, eylemler gündemdeydi. Erdal Atabek başkan, kadınlı, erkekli zehir gibi yönetici kadroları, 1961 Anayasası, özgürlükler açılımlarından yararlanarak toplumun bütünlüğünü kucaklayan halk sağlığının değerleri üzerinde çalışmaların sonuçlarını masaya yatırıyor, çözüm önerileri ile ülkenin, kamuoyunun karşısına elbette eylemli kampanyaları ile çıkıyorlardı.
TİTİZ, ÖDÜNSÜZ…
Sağlık alanındaki güçlü, her daim, günümüzde de geçerli kirli çıkarlar ağının güçlü oyunları, provakasyonları da kaçınılmaz şekilde gündemdeydi. Atabek’in kadrosundan merkez konseyi üyelerinden Sevinç Özgüner’in 23 Mayıs 1983’te eşiyle evinde silahlı saldırıya uğraması, ölümü belleğimde kazılı. Yakından tanıklık edenler, Erdal Atabek’in savunduğu Cumhuriyet değerleri, doktor olarak da halk sağlığı savaşımında ne kadar titiz, ödünsüz, disiplinli olduğunu da bilirler. Yaptığı her işte, randevularında, dakikliğine yansımıştır. Oysa özel yaşamında, cezaevleri günleri, duruşları da içlerinde, bir o kadar neşeli, mizah yeteneği, sanat tutkusu öne çıkmış Aydınlanmacı kimliği ağır basmıştır.
Erdal Atabek’in Cumhuriyet Devrimleri, değerleri üzerinden ile doktor olarak sağlık alanına dönük savaşımlarının uyumlu bütünlüğünde, biraz da Cumhuriyet kuşağı Aydınlanmacılarımızın tümü için geçerli, zorlu yaşam koşulları savaşımlarının güçlüğünün katkılarının eklemlenmesi gerektiği inancımı paylaşmak isterim. Aralarındaki yoğun dayanışmalar, eylem birlikteliklerine yıllar içinde tanıklıklarım arttıkça. İlhan-Turhan Selçuk’lar, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Yaşar Kemal, Nadir Nadi, yaşları geriye, öne alarak Ord. Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya, Oktay Akbal, Prof. Dr. Erol Manisalı, Ali Sirmen, Vedat Günyol, Sami Karaören’ler ilk aklıma gelenler.
GEÇMİŞİ İLE ÇELİŞMEDİ
Erdal Atabek için ortak paylaşım yıllarının koşullarının değişmesi bağlantılı önüne çıkan her yeni koşul ile zorluk karşısında ustalıklı geçişlerin altını da çizmek kaçınılmaz oluyor.
Barış Davası tahliyesi sonrası ilk günler karşılaşmalarımızda söylediklerini hiç unutamam. İçtenlikle yılların devrimler, sağlık hakları savaşımları sonrası, yaşamını sürdürme uğruna asla geçmişi ile çelişmeme özeni, kaygı paylaşımı, kendini bilenler için simge değerindeydi. İki alanlı doktora yapmış olmanın avantajıyla bol bol kitap yazacak, aile danışmanlığı, rehberlik çalışmalarına öncelik verecekti.
Cumhuriyet gazetesinden hiç kopmadan, Berin Nadi’nin öncülüğünde, İlhan Selçuk’un sorumluluğunda Cumhuriyet Vakfı’nın kurulması sonrasında ise Cumhuriyet’in kuruluş değerleri ile buluşmuş Cumhuriyet mahalllesi; Kültür Kooperatif’i, Koop-C Yönetim Kurulu sorumluluğu, başkanlığı görevini seçti. Türk Tabipleri Birliği’ndeki başkanlığı sırasında özeni, titizliğine, yıllarla Koop-C başkanı olarak yürütmesinde de tanıklık etmiş olduk.
İlhan Selçuk Kültür Evi’nde İlhan ağabey yaşarken de ölümünden sonrasında da yapılmış, sayısız, İstanbul’un her yerinden gelerek toplanan kalabalıkların katılımında söyleşilerin, ülke gündemi ile çakışmaları, toplumsal sorunlarımıza yanıtlar; göstergeleri. Koop-C’nin yaşatılmasını kendisinden sonrasına taşımak üzere vasiyeti; toprağa orada verilmesini istemesi son dileği…