Internet Gazete ATAK Ajans Internet Yayıncılık LLC kuruluşudur -
$ DOLAR → Alış: 42,33 / Satış: 42,50
€ EURO → Alış: 49,34 / Satış: 49,53

Eğitimde Fırsat Eşitliği: Aynı Ayakkabıyla Koşabilmek

Abdulkadir EROĞLU
Abdulkadir EROĞLU
  • 08.09.2025
  • 176 kez okundu

Okullar açılıyor. Tüm ailelere hayırlı olsun, çocuklara da gönülden başarılar diliyorum. Ne var ki talihsiz bir dönemdeyiz; özellikle de aileler açısından. Çünkü okul açılması demek masrafların artması demek. Hele böylesi dar zamanda bu yük, insanları ezip geçiyor. Benim felsefem nettir: Her şeyden tasarruf olur ama eğitimden tasarruf olmaz. Bu düsturun hayat bulabilmesi için devletin her türlü desteği sağlaması gerekir. Ama maalesef tablo farklı.

Bugün devlet, insanları tarikat yurtlarına mecbur ediyor. Türkiye’de toplam 850 KYK yurdu bulunuyor ve yatak kapasitesi yaklaşık 990 bin. Oysa üniversite öğrencisi sayısı 7 milyon. Bunun 3 milyonu açıköğretimde olsa bile, geriye kalan 4 milyon öğrenci barınma arıyor. Üstüne üstlük belediyelerin yurt hizmeti de yasaklandı. Sonuç? Üniversiteyi kazandığı halde okula gidemeyenlerin sayısı her yıl artıyor. Bu sene rakam 600 bine ulaşmış durumda.

Ama ülkenin gündemine bakıyorsunuz, muhalefet kendi iç hesaplaşmasına kilitlenmiş. CHP günlerdir televizyonlarda kendi sorunlarını tartışıyor. Oysa Türkiye’nin gündemi bu değil. Türkiye’nin gündemi, okulların açılmasıyla birlikte yüz binlerce ailenin sırtına binen yük, öğrencilerin yaşadığı barınma krizi, fırsat eşitsizliği ve eğitimdeki derin yarıklardır.

Eğitimde fırsat eşitliği kalmadı. Oysa eğitimde fırsat eşitliği, bir toplumun adalet anlayışının en çıplak aynasıdır. Herkesin aynı sınıfta oturması, aynı kitabı açması yetmez. Çünkü o kitabı açmadan önce kimin karnı tok, kimin zihni borçla meşgul, kiminin elinde bilgisayarı var, kiminin yok… İşte eşitsizlik burada başlıyor.

Üstelik okullardaki “bağış” sistemi de yıllardır bitmeyen bir yaradır. Her sene Millî Eğitim Bakanı “bağış yok” der ama okullar ayakta kalabilmek için mecburen bağış toplar. Velilerin ise artık buna gücü yetmemektedir.

Sınav odaklı, ezbere dayalı eğitim sistemi ise çocukların analitik düşünme yeteneğini köreltiyor. Çocuklarımız soru çözerken hayatı çözemiyor. Üstelik 600 bin çocuğun ortaokul çağında okula gitmediğine dair resmi kayıtlar var. Bu tablo geleceğimiz için büyük bir tehlike işaretidir.

Bir de ders kitaplarının içeriği, eğitimdeki “tekli sistem” uygulamaları tartışılıyor ama şeffaflık yok. Veliler, öğretmenler neyin nasıl değiştiğini tam olarak bilmiyor.

Neticede eğitim, bir toplumun geleceğini şekillendiren en güçlü araçtır. Fakat eğitimde fırsat eşitliği sağlanmadığında, okul kapısından giren her öğrenciye aynı müfredat sunulsa bile, başarıya giden yol baştan adaletsizleşir. Büyük şehirlerdeki laboratuvarlı okullarla kırsaldaki soba yakan okullar arasındaki uçurum ortadadır. Üniversiteye gelindiğinde tablo değişmez: 7 milyon öğrenciye karşılık yalnızca 1 milyon KYK yatak kapasitesi… Barınma sıkıntısı çeken öğrenciyle dersine rahatça odaklanan öğrenci nasıl aynı yarışta koşsun?

Ekonomi de eğitimin kaderini belirliyor. Ailesi özel ders, bilgisayar, kitap alabilen çocuk ile harçlık bulamayan çocuk aynı sınavda yan yana oturuyor. Kâğıt üzerinde eşitler; gerçekte değil. Pandemi ise bu eşitsizliği en çıplak haliyle gösterdi. İnternete erişimi olmayan yüz binlerce öğrenci aylarca eğitimden koptu. Bu bile fırsat eşitliğinin ne kadar kırılgan olduğunu göstermeye yeter.

Çözüm aslında imkânsız değil, ama siyasi irade gerektiriyor. Dezavantajlı öğrencilere ücretsiz barınma ve beslenme desteği, kırsal okullara öncelikli yatırım, kız çocuklarının eğitimine özel teşvikler, teknolojik araçların temel eğitim hakkı kabul edilmesi… İşte bunlar eşitliği büyütür.

Unutmayalım: Eğitimde fırsat eşitliği bir lütuf değil, anayasal bir haktır. Toplumun tüm çocukları aynı ayakkabıyla koşu pistine çıkmadıkça, “başarı” dediğimiz şey aslında sadece güçlülerin hikâyesi olarak kalacaktır.

Neticede eğitim ve sağlıkta özelleştirme yanlış olmuştur. Eğitim ve sağlık zenginleşme aracı haline getirilmiştir. Halbuki eğitim de sağlık da herkesin anayasal hakkıdır.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ