Fiskobirlik’te son kale satılırken geçmişe ve geleceğe ihanet!
Bu işte bir iş var demiştim; yanılmadım.
Geçtiğimiz hafta Giresun’un gündeminde adeta deprem etkisi yaratan bir mesele vardı: Fiskobirlik’in Entegre Fındık İşleme Tesisleri bölgesinde satılığa çıkardığı araziler.
Herkesin gözü kulağı bu satışta, herkesin aklında aynı soru: “Neler oluyor?”
Fiskobirlik’in adını duymayan kalmamıştır bu topraklarda. Tam adıyla Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği; kurulduğu 1938’den bu yana Karadenizli fındık üreticisinin umudu, dayanağı oldu.
Atatürk’ün talimatıyla hayat bulan bu kurum, yıllarca üreticinin emeğini korudu, alın terini değerinde sattı. O eski günlerde, pazarlık masasında üreticinin arkasında duran, tüccarın tekeline karşı direnen bir güçtü Fiskobirlik.
Özellikle 1980’ler ve 90’lar; fındık üreticisinin en çok sahip çıkıldığı yıllar olarak hafızalarda yer etti.
Ama zamanın çarkı acımasız…
2000’li yıllar geldiğinde hem ekonomik krizler hem de değişen devlet politikaları, Fiskobirlik’in gücünü törpüledi. Yine de, kurum uzun süre üreticinin sesi olmayı başardı. Fakat son yıllarda yaşanan mali krizin derinliği, işin rengini değiştirdi.
Lütfi Bayraktar’ın 17 yıllık yönetiminde kurumun onlarca değerli gayrimenkulünün bir bir elden çıkarılması, artık görmezden gelinemeyecek kadar büyük bir yara açtı.
Bir zamanlar “dünyanın en büyük fındık kurumu” denirken; şimdi borç batağında, faiz sarmalında debelenen bir kurumdan söz ediyoruz. 2023-2024 mali döneminde 700 milyon lira olan finansman gideri, kısa sürede 1 milyar lirayı da geçti. Toplam borç ise 2 milyar lirayı aşmış durumda.
Sadece rakamlar değil mesele…
Kaybolan, satılan her bir araziyle birlikte aslında Giresunlunun, Karadenizlinin ortak geleceği de satılıyor. İstanbul Tuzla’dan Ordu Yağ Fabrikası’na, Trabzon’daki eğitim merkezlerinden Tirebolu’daki verimli arazilere, Giresun’daki genel müdürlük binasına kadar; Bulancak’tan Düzce Akçakoca’ya, onlarca ilçedeki depo, mağaza, arsa ve idari bina çoktan el değiştirdi. Toplamda 50’den fazla gayrimenkulün gidişini izledik; kiminin arkasından bir çift laf eden bile çıkmadı.
Şimdi sıra Giresun’daki arazilere mi geldi? Son kale de mi düşüyor?
Bütün bu olup bitene seyirci kalmak ne üreticiye ne de bu toprağın çocuklarına yakışır. Devletin, zamanında başka kurumlara el koymaya, kayyum atamaya fazlasıyla istekli olan o “müdahaleci” refleksi, nedense iş Fiskobirlik olunca sus pus! Halbuki bugün asıl müdahale edilmesi gereken yer, üreticinin elinden kayan bu ortak gelecektir.
Çünkü bu araziler sadece birer tapu kâğıdından ibaret değil; her biri Karadeniz’in alın teri, emeği, yarına duyulan umudu. Fiskobirlik’in kurtuluşu da fındığın ve üreticinin yeniden ayağa kalkması da devletin ve üreticinin el ele vermesinden geçiyor.
O yüzden bu satışlardan derhal vazgeçilmeli; Fiskobirlik’in yarını için yeni bir yol haritası hazırlanmalı. Yoksa yarın dönüp baktığımızda, elimizde yalnızca satılmış arsaların tozlu tapuları kalacak.
Peki, bunun hesabını kime vereceğiz?
- Susmak da bir seçimdir, ama hürriyet değildir - 12 Mayıs 2025
- Fiskobirlik’te son kale satılırken geçmişe ve geleceğe ihanet! - 30 Nisan 2025
- Emekliye huzur değil, mücadele düştü! - 28 Nisan 2025
- Saraylar büyüdü, gönüller küçüldü: Abdülmecid Sivâsî ne derdi? - 21 Nisan 2025
- Karadeniz’de köyler boşalıyor ve tarım bitiriliyor! - 31 Mart 2025
- Türkiye’de sessizliğe gömülen bir toplum ve suskunluk sarmalı - 23 Mart 2025