Gözyaşlarınızı durduramayacağınız 10 film

Filmler, izleyicilerde çeşitli duyguları uyandırabilme gücüyle benzersiz bir sanat formudur. Diğer mecralar da benzer etkiler yaratabilse de, sinemanın erişilebilirliği ve evrensel olarak sevilmesi, onu milyarlarca insanı etkileme ve harekete geçirme potansiyeli olan bir güç haline getirir. Yüz yılı aşkın süredir bu gücü kullanarak insanları derinden etkileyen sinema, 21. yüzyılda da bu etkisini sürdürüyor.

İşte, her izlediğinizde gözyaşlarınıza hakim olamayacağınız on film!

YUKARI (2009)

Pixar’ın bu görsel olarak çarpıcı filmi, yaşlı Carl ve genç Russell’ın Güney Amerika’ya uçmasını anlatıyor. Özellikle Carl ve merhum eşi Ellie’nin hayat yolculuğunun sunulduğu açılış montajı, Pixar’ın en duygusal anlarından biri olarak kabul ediliyor.

ATEŞBÖCEKLERİNİ MEZARI (1988)

Studio Ghibli’nin bu yürek parçalayıcı filmi, İkinci Dünya Savaşı sırasında Japonya’da hayatta kalmaya çalışan iki yetim kardeşin hikayesini anlatıyor. Güzel çizimler ve etkileyici müziklerle dolu bu film, savaşın acı gerçeklerini cesurca tasvir ediyor.

OYUNCAK HİKAYESİ 3 (2010)

Pixar’ın bu başarılı devam filminde, Woody, Buzz ve çete, bir kreşte kendilerini buluyor. Çocukların büyümesi ve ebeveynlerinden ayrılması üzerine dokunaklı düşünceleriyle film, hem çocukların hem de yetişkinlerin gözyaşlarına hakim olamamasına neden oluyor.

BAMBİ (1942)

Felix Salten’in romanından uyarlanan bu klasik Disney filmi, genç geyik yavrusu Bambi’nin doğumdan yetişkinliğe kadar olan hayatını anlatıyor. Bambi’nin annesinin bir avcı tarafından öldürülmesi, filmin en ikonik ve duygusal anlarından biridir.

PETİTE MAMAN (2021)

“Portrait of a Lady on Fire” filminin yönetmeni Celine Sciamma’nın bu filmi, sekiz yaşındaki Nelly’nin annesinin çocukluğunun geçtiği evin arkasındaki ormanda yaptığı büyülü keşfi anlatıyor. 

GAZAP ÜZÜMLERİ (1940)

John Steinbeck’in aynı adlı romanından uyarlanan bu film, Büyük Buhran dönemi göçmenlerinin zorlu yolculuğunu anlatıyor. Sosyal ve siyasi gözlemleriyle dikkat çeken bu film, duygusal vedalarıyla izleyiciyi derinden etkiliyor.

ÇİZGİ PİJAMALI ÇOCUK (2008)

Film, toplama kamplarının etkilerini Bruno ve Shmuel’in perspektifinden anlatıyor. İki çocuğun masumiyet ve dehşet dolu arkadaşlığı, izleyiciyi derinden etkileyen unutulmaz bir finale sahip.

SOPHİE’NİN SEÇİMİ (1982)

William Styron’ın romanından uyarlanan bu film, Meryl Streep’e En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ını kazandırdı. İkinci Dünya Savaşı sonrası Brooklyn’de geçen hikaye, Sophie’nin Auschwitz’de yaşadığı trajedileri ortaya çıkarıyor ve izleyiciyi derinden sarsıyor.

MASS (2021)

Pandemi sırasında gösterime giren bu film, trajik bir olayın ardından konuşmak için bir araya gelen iki çifti konu alıyor. Jason Isaacs, Ann Dowd, Martha Plimpton ve Reed Birney’nin usta işi performansları, silah kontrolü ve sahipliği hakkında yürek burkan bir dram sunuyor.

RÜZGAR GİBİ GEÇTİ (1939)

Vivien Leigh ve Clark Gable’ın başrollerini paylaştığı bu epik film, gösterişli prodüksiyon tasarımı, ikonik performansları ve trajik aşk hikayeleriyle dikkat çekiyor. Scarlett ve Rhett’in ilişkisi, Hollywood’un daha önce beyaz perdeye taşıdığı hiçbir şeye benzemeyen bir ihtişamla dolu.