Kendi kanıyla ‘Ragıp beni vurdu’ yazan Nurtaç Canan isyan etti: ‘Lütfen beni bırakın, onun kurşunuyla ölmek istemiyorum’
Eşinden boşanmak isteyen Nurtaç Canan, 23 yıllık eşi Ragıp Canan tarafından 4 yıl önce 5 kurşunla ağır yaralandı. Nurtaç Canan, öleceğini düşünerek kanıyla ‘Beni Ragıp Vurdu’ diye yazdı ve o fotoğraf kadına yönelik saldırıların simgelerinden biri haline geldi. Nurtaç Canan “Gerçekten şimdi devletime arıyorum. Ben dört yıldır neden boşanmıyorum? Beş kurşun yemek doğru bir sebep değil mi boşanmak için? Tek celsede bitmesi gereken süreç neden dört yıldır devam ediyor?” dedi.
Kendisinden değiştirmek isteyen 23 yıllık eşi Nurtaç Canan’a, 4 Haziran 2020’de Zeytinburnu’ndaki kayınpederinin evinde 5 kurşun sıkan Ragıp Canan, eşinin banka kartı ve cep telefonunu alarak olay yerinden kaçmıştı.
Kanlar içinde kalan ve hareket edemeyen kadın, öleceğini düşünerek kendi kanıyla yere “Annem, babanızı hakkınızı helal edin. Üzülmeyin. Beni Ragıp vurdu. Kurtuldum” yazısını yazmıştı. Bu fotoğrafın tamamı Türkiye’de gündem olmuştu.
3 DEFA ELEKTRONİK KELEPÇE KIRDI!
Bunun üzerine Ragıp Canan’a ‘eşini kasten yaralama’ suçundan 9 yıl hapis cezası verilmişti. Ragıp Canan, cezasının infazını 2023 Haziran’da tamamlayıp tahliye oldu. Eşine ses kayıtları ve mektuplar gönderip ölüm tehditlerinde bulunan Ragıp Canan, 3 defa elektronik kelepçeyi kırdı.
Ancak ‘hakaret, tehdit ve takip’ suçundan aynı anda tutuklanarak cezaevine gönderildi. Yarın Bakırköy 55. Asliye Ceza Mahkemesi’nde duruşması olan ve hayatı kabusa dönen Nurtaç Canan, son günlerde tırmanan kadına yönelik gençlikle ilgili konuştu. Nurtaç Canan, yaşadığı şiddet, tehdit ve korku dolu günlerle ilgili gelişmeleri anlattı:
“YARIN SERBEST KALIRSA BENİM HAYATIM GEN KORKUYLA GEÇECEK”
“1996 yılından bu yana ben bu adamdan çekiyorum. Hâlâ çekiyorum. Boşanamıyorum. Beş kurşun yedim hayatta kurtulamadım. Nasıl kurtulacağımı da bilmiyorum. Yarın mahkeme var. Ayın 18’inde. Yani kalmayı istemiyorum. Bırakılırsa eğer benim hayatım gene, korkuyla gidecek. Yürüyüşüme Gidemeyeceğim, aracıma binemeyeceğim, kapıdan dışarı çıkamayacağım. Yani en üst düzeyde cezalandırılmasını istiyorum. Şiddetle dönüştüm, sürekli şiddet gördüm, aldatıldım. Ama son vurulmadan önce beni. Komple yüzümden aşağıya doğru fırlattı.
“RAGİP’İN KURŞUNUYLA ÖLMEK İSTEMİYORUM”
Beş kurşunla yaraladı. Aslında adamı öldürmeye teşebbüs etti. Çünkü damarlarım falan hep patlamış. Ayrıca parçalarım da kesilecekti. 60 seneyle yargılanırken 39 yıla düştü. Daha sonra sekiz yıl dokuz ay ceza aldı. Bir yıl sonra bu cezayı üç yıl yatıp çıktıktan sonra tehditleri, şantajları zaten başladı. Şimdi yeniden dava açıldı, şikayetçi oldu, ses mesajlarını, CD’lere flaş belleklere döktük. Savcıya verdik. Bunu içeri aldılar. Yaklaşık bir cezaevinde. Ama mahkemede çıkma ihtimali varsa, yani bile yapmak istemiyorum. Umarım orada çıkmaz. Bir kez elektronik kelepçeyi kırdı. Gelip evin önünde sitenin önünde fotoğraflar attı. ‘Ben buradayım, seni bekliyorum, adam diktim, otoparkın aşağısındayım, arabanın yanındayım. İşte sen çıktığın zaman haber veriyorlar bana. Sen öleceksin, seni öldüreceğim’ diye ses mesajlarını sürekli verdi. Elektronik kelepçeler açıldıktan sonra yaklaşık bir ay tutuklanmadı, tespit edildi. Ben devletimden tam koruma istiyorum. Benle çocuğuu özellikle. Artık ben bundan adamdan kurtulmak istiyorum. sadece kaybetmek istiyorum. Yani tam korumayla korunmak istiyorum. Bu adam, yarım kalan işleri bitirecek. Gelecek beni öldürecek. Bir gün haber yapacaksınız. Benim ölmeme süt. Ben bunu yaşamak istemiyorum. Onun delisi ölecek. Ben ölmeme derdimde değilim. Ben Ragıp’ın kurşunuyla ölmek istemiyorum. Ragıp’ın beni vurmasını istemiyorum.
“SON BİRKAÇ AYDIR BENİM OĞLUMU DA TEHDİT EDİYOR”
Oğlum bu olayların yaşandığı zaman -tabii bir genç delikanlı- çok etkilendi. Sonra toparlandı. Hatta iki kez üç kez cezaevine gitti. Fekat’Anneni getir. Annenle barışalım’ deyince çocuk soğudu. Soğuduktan sonra bir böyle bir üyeden ayrıldım. Şimdi son birkaç bölgesi benim çocuğumu da tehdit ediyor. Ona sekiz sayfa mektup gönderdi. Sesler attı. Hepsi tehdit, hakaret, şantaj.
“LÜTFEN BENİ KORUYUN!”
aslında şimdi devletime soruyorum. Ben neden boşanamıyorum? Ben dört yıldır neden boşanmıyorum? Neden boşanamıyorum? Bir beş kurşun yemek doğru bir sebep değil mi boşanmak için? Tek celsede bitmesi gereken süreç neden dört yıldır devam ediyor? Ayrıca ben devletime şunu da soruyorum. Beni eğer şimdi koruyamayacaksa ben ölmekten sonra mı korunacağım? Ben durumumdan şunu talep ediyorum. Lütfen beni indirin! Ben Ragıp’ın kurşunuyla ölmek istemiyorum. Ve onun nikahı altında kalmak istemiyorum. Mahkeme salonunda bile hakim karşısında ‘o benim namusumdur, o benim nikahlımdır’ diyen bir insanın hayatta olduğu namusu, nikahı altında olmaktan ben gerçekten çok çok çok umutluyum.
“HATANIN NERESİNDEN DÖNERSEN KARDIR, BEN ONU YAPAMADIM”
Maalesef biz görüştük. Öyle evlilik oldu. Tabii ki ailem razı olmadı ama sonuçta bir evlilik oldu. Bu normal bir şey zaten. Herkes yaşanabilir. Burada hata yoktur. Ama hatanın yükünden dönersen kardır, ben onu başaramadım. Ben herkese, bütün hemcinlerime üye. Gerçekten sizin tarafınızdan herkes evlenir, arada kalır, bitmişse biter. Yani lakın git dön, git, dön, git, dön yapılıyorlar. Çünkü bu tamamen onun gelecekte geri döneceği nasıl olsa hatırladığı için erkeğin daha fazla Üstünlük tasladığını gördüm ben. Bana şimdi deseniz ki, otuz yıl boyunca pişman olursunuz? Ben bütün ki, ayrıldım, tekrar barıştım, tekrar küstüm, tekrar geldim. Ben ona çok pişmanım. Keşke bir seferde bitirseydim. Çünkü bu adamın ne olduğunu ben ilk evlendiğim gün zaten öğrenmiştim. O gün dönmeliydim ve bir daha da geri dönmemeliydim ben Ragıp’a.”