Türkiye’de yargı sistemi yaşanan olayda toplumsaldaki itimadını yazdı. Adalet Bakanlığı’nın “2024-2028 Stratejik Planı’nda ceza infaz sisteminin yetersiz olduğu, önümüzdeki 4 yıllık süreçte “cezaların daha caydırıcı olması” ve “infaz sisteminin cezasızlığı algısının ortadan kaldırılacak biçimde yine düzenlenmesi” gerektiği belirtildi.
Son yaşanan olaylarda bakımın bu mevzuda yetersiz kalan gözlerin önüne serdi. İstanbul’da polis memuru Şeyda Yılmaz’ın 26 farklı kabahatten sabıkalı olan Yunus Emre Geçti (19) tarafından şehit edilmesi toplumda “infaz sisteminin cezasızlık da yetersiz” kalması tartışmalarını gündeme getirdi. Yurttaşlar, “İnfaz yönetiminin cezalarında yetersiz kalıyor mu?” ve “Birçok cürümden sabıkası olan bir kişi nasıl dışarıda hür dolaşabiliyor?” sorularını cevap arıyor.
‘DEĞİŞİKLİĞE GİDİLMELİ’
Avukat Ali Dokuzlu, infaz kurumlarının ve sisteminin yetkisini gazetemiz Cumhuriyet’e kıymetlendirdi. İnfazın kapasitesinin yetersiz olduğunu belirten Dokuzlu, “Türkiye’de 403 tane ceza infaz kurumu var. Bu toplam 295 bin 328 kişilik kapasite var. Toplam tutukluluk ve hükümlü sayısı 337 binin üzerindedir. Bu da 42 bin kişilik kapasite aşımı nedeniye cezaevinde yatacak yer dahi olmadığını gösteriyor” diye konuştu.
“İnfaz ömrüz cezaevinde belirli bir süreyi dolduran kayıtlıların kontrollü hürlükle serbest bırakılmasını öngördü” diyen Dokuzlu şu sözleri kullandı: “Bizde ceza infaz sistemi doldur-boşalt mantığına dayanmış durumda. 26 sabıkası olan bir cürümlünün yeri yüksek güvenlikli adli psikiyatri hastanesi olmalıdır. Ancak tek parça altı adet yüksek güvenlikli adli psikiyatri hastanesi var. 26 hata kaydı olan bir kişinin kesinlikle bir psikiyatri kurumunda gözleme hazırlanması ve rehabilitasyon olanaklarının aranması kaidedir.”
İnfaz sistemini değiştirme Dokuzlu, “İnfaz sistemimiz uyumlu ve eşit olarak kazandırma hedefine göre yine düzenlenmelidir. Tahlil insani kıymetler eğitimi bilgilerden geçiyor” dedi.