Türkiye’nin ilk sürdürülebilir yeşil film girişimi ‘Bir Zamanlar Gelecek: 2121’ cuma günü gösterime giriyor
Gelecekte dünyamıza sınırlı yaşamlar sunacak olan iklim krizi yaşamlarımızda ne tarz değişiklikler yaratacak? Yeni doğan bir birey yaşlanan bir bireyin yerini mi alacak? İklim krizi ve yoksunluk insanları bu tarz ikilemde bırakacak yaşamlar mı sunacak? Bu soruların yanıtlarını iklim krizinin ciddiyetini önemseyen her birey merak ediyor. Serpil Altın da bunlardan biri. Altın yönettiği filmde bu soruların yanıtlarını gerçekçi ve karanlık bir distopya ile arıyor.
“Bir Zamanlar Gelecek: 2121” adlı film 28 Haziran’da gösterime girecek.
Türkiye’nin ilk yeşil film girişimi olma özelliğini de taşıyan film gelecekte yeraltında yaşamak zorunda olan bir ailenin çelişkilerini, sorgulamalarını ve isyanlarını konu alıyor.
Katıldığı uluslararası festivallerde toplam 15 ödül kazanan filmin başrollerinde Selen Öztürk, Çağdaş Onur Öztürk, Ayşenil Şamlıoğlu ve Sukeyna Kılıç yer alıyor.
“Size filmimle uçan arabalar, uzay yolculukları, gezegenler arası savaşlar vaat etmiyorum. Karanlık bir gelecekte her şeyin değiştiği, bugün önemsemediğimiz sorunların ileride yol açacağı felaketlerin yaşandığı bir dünya ve insanlığın gelecekten gönderdiği bir mektubu sunuyorum” diyen Altın ile film üzerine konuştuk.
– Filmin çekim süreci nasıl gelişti?
Filmin çekimlerini Ocak 2022’de, 18 iş gününde (üç haftada), platoda, 250 metrekare olan, çoğu geri dönüşüm malzemeleriyle zihni sinir fikirlerin bir araya geldiği bir dekorda gerçekleştirdik. İstanbul’un en soğuk olduğu aylardan biriydi. Yoğun kar yağışı nedeniyle sete ara vermek zorunda kaldık. Az sayıda ekip arkadaşımızla ve projeye inanan oyuncularımızla her türlü zorluğa rağmen ortak bir hayale inanarak çekimlerimizi yaptık. Kamera arkası belgeselimizi izleyen herkes çekim sürecinin sancılarını hissettiğini ve ekip çalışmasından çok etkilendiklerini söylüyor.
‘LİTERATÜRE GEÇTİK’
– İklim krizi günümüzün sorunu ve önemli bir konu, siz nelere dikkat ettiniz?
Türkiye’nin de taraf olduğu, 2015 yılında imzalanan “Paris İklim Anlaşması” ile iklim krizinin farkındalığı da oluşmaya başladı. Günümüze kadar gelen süreçte de etkilerini tüm dünya olarak yaşıyoruz. Filmin organik olarak konusunu da iklim krizi odağına alma sebebim geleceğe insan olarak ne bıraktığımızı sorgulamamızdır. Uzun zamandır yurtdışında yeşil film prodüksiyonları ile ilgili atölyelere katılıyordum. Yapımcım ve eş senaristim Korhan Uğur ile birlikte ülkemizde henüz denenmemiş olan yeşil film yapımını bir girişim olarak denemek ve anlattığımız hikâyeyle çelişmeyen bir yapım süreci yürütmek istedik. Bu sebeple “Bir Zamanlar Gelecek: 2121” Türkiye’nin ilk sürdürülebilir yeşil film girişimi olarak literatüre geçti.
‘SİNEMA BAŞLI BAŞINA BİR DİRENİŞ…’
– Seyirciye neyi, nasıl anlatmak istediniz?
Geleceğe karşı duyduğum kaygılarımı en gerçekçi haliyle, bilimsel verilerin ışığında, tasarladığım distopya ile anlatmak istedim. Bunu anlatırken de dünya sinemasının ataerkil kahramanlarına karşı bir kadın kahramanın değişim hikâyesine odaklandım. Sinema başlı başına bir direniş aracı. Tabii ki nasıl bir anlatıcı olduğunuza bağlı olarak. Son olarak şundan eminim ki izleyici filmimizle Türk sinemasında farklı bir deneyimi yaşayacak.