Uzun yaşamak suç mu oldu?
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Raci Kaya, son günlerde inanılması güç bir açıklama yaptı: “Eskiden 50 yaşında ölüyordu, şimdi emekliler 78 yaşına kadar yaşıyor. Bu yüzden maaşlar düşük.”
Yani bu ifadeye göre, Türkiye’de emekliler “çok yaşadıkları” için fakirleşiyormuş!
Ne acı bir tablo…
Yıllarca çalışıp, vergisini ödeyip, ülkenin ekonomisini sırtlayan milyonlarca insan, bugün kendi uzun ömürlerinin cezasını çekiyormuş gibi bir muameleyle karşı karşıya.
Oysa kimse SGK’nın bütçesini kendi cebinden ödemiyor.
25 yıl boyunca prim yatıran her emekli, maaşını devletten değil, kendi birikiminden alıyor. Bu kadar basit bir gerçeği görmezden gelmek, kamuoyuna karşı en hafif tabirle saygısızlıktır.
Ayrıcalıklı Bakanlar, Ezilen Emekliler
Bir de bu açıklamayı yapanların kim olduğuna bakalım.
İki yılda “emeklilik hakkı” kazanan, yüksek maaşlı koltuklarda oturan, makam aracıyla gezen atanmış bakanlar; bugün emekliye “şükredin” diyor.
25-30 yıl çalışmış, sigorta primi yatırmış bir işçiye, bir memura “çok yaşıyorsun” diyen zihniyet, kendi sağladığı ayrıcalıkları görmezden geliyor.
Bu ülkede sistemin adaletsizliğini özetleyen manzara işte tam da bu:
Yöneten kesim lüks içinde yaşarken, yönettikleri insanlardan sabır ve şükür bekliyor.
Ensar, Sığınmacılar ve Aç Gezen Emekliler
Bugün Türkiye’de 15 milyonun üzerinde sığınmacı, çeşitli adlar altında kamu kaynaklarından besleniyor.
Aynı iktidar, “Ensar” politikalarıyla bu yükü topluma “insani bir görev” diye açıklıyor.
Ama ne yazık ki, bu ekonomik yükün faturasını yine çalışan, yine emekli ödüyor.
Ülkenin kendi vatandaşı, 7.500 liralık emekli maaşıyla pazarda domates seçerken; kamplarda, otellerde, yardımlarla yaşatılan milyonlarca sığınmacı “misafir” statüsünde tutuluyor.
Adaletsizlik sadece gelirde değil, öncelik sıralamasında da artık sistematik hale gelmiş durumda.
TOKİ’nin Dönüşen Yüzü
AKP hükümeti iktidara geldiğinden bu yana, her seçim öncesinde yeni bir “TOKİ seferberliği” başlatılıyor.
Son açıklamaya göre bu kez 500 bin yeni konut yapılacakmış.
Ne var ki, bugüne kadar yapılmış projelerin ne kadarı gerçekten işçiye, emekliye, dar gelirliye ulaştı?
Gözle görülür sonuç: Yok.
Ama aynı TOKİ sayesinde, vergi rekortmeni olan yandaş müteahhitlerin sayısı her geçen yıl artıyor.
TOKİ artık bir “sosyal konut” kurumu değil, iktidarın finansal aparatı haline gelmiş durumda.
Her seçim öncesi yeniden ısıtılan bir vaat, her seferinde “yandaşa ihale”ye dönüşüyor.
500 Bin Müteahhit, 500 Bin Çıkmaz
Bugün Türkiye’de yaklaşık 500 bin müteahhit var.
Düşünebiliyor musunuz? Almanya, Japonya, hatta ABD’de bile bu kadar müteahhit yok.
Bu kadar “inşaatçı” bir ülke olmasına rağmen, hâlâ milyonlarca insan kira ödeyemiyor, ev alamıyor.
Demek ki sorun konut sayısında değil, konutun kim için yapıldığında.
TOKİ kapatılmalı demiyorum — ama amacına geri döndürülmeli.
Kamu kaynaklarıyla yapılan ev, halka dönmeli.
Yandaşın kârına değil, vatandaşın barınma hakkına hizmet etmeli.
Türkiye’de artık herkes ev almaktan umudunu kesmiş geçinmeye uğraşmaktadır. Bir versiyonu Türkiye’nin gündemi TOKİ ya da ev araba değildir. Türkiye’nin gündemi geçinmek sağlıklı bir şekilde beslenebilmek ekonomik olarak kalkınabilmektir. Yoksa millet fakirlikten doğru dürüst beslenememektedir. Hükümeti de muhalefeti de gerçek gündeme dönmeye çağırıyorum. UYAP verilerine göre icra dosyalarının sayısı 25 milyon olmuş ve günlük 30.000 icra dosyası işleme konmaktadır.
Son Söz
Bu ülkenin emeklisi, işçisi, öğretmeni, hemşiresi, yıllarca çalıştı.
Devletine prim ödedi, vergisini verdi, krizlerde fedakârlık yaptı.
Şimdi sıra devlette:
Emeklisine “uzun yaşadığın için fakirsin” demek yerine, hakkını teslim etmek zorundasın.
Çünkü uzun yaşamak bir suç değil, bir insan hakkıdır.
Ve bu ülkede onurlu bir yaşam, kimsenin “lütfu” değil, her vatandaşın hakkıdır.
- Çay memleketinin kahveye teslim oluşu - 6 Aralık 2025
- Papa 14. Leo Türkiye’de! - 29 Kasım 2025
- İtalya’da Maccabi Tel Aviv’e protesto - 21 Kasım 2025
- Mülakatın kefesi eğilmişse devletin terazisi de bozulur - 9 Kasım 2025
- Uzun yaşamak suç mu oldu? - 27 Ekim 2025
- Ankara büyürken Türkiye küçülüyor - 17 Ekim 2025
- Memur yoksulluğa, emekli açlığa terk edildi - 1 Ekim 2025
- Borcun gölgesinde büyüyen yoksulluk: Bu mu kalkınma? - 28 Eylül 2025
- Türkiye’de ulaştırmanın geleceği: yol mu, ray mı? - 15 Eylül 2025
- Eğitimde Fırsat Eşitliği: Aynı Ayakkabıyla Koşabilmek - 8 Eylül 2025
