10 maddede tüm boyutlarıyla Almanya seçimleri
HRİSTİYAN DEMOKRAT BİRLİĞİ VE HRİSTİYAN SOSYAL BİRLİĞİ (CDU/CSU İTTİFAKI, MERKEZ SAĞ, MUHAFAZAKAR) – Birlik Partileri olarak adlandırılan bu partilerin oy oranları, 2021 seçimlerine kıyasla yaklaşık beş puan artsa da yüzde 30’un altında kaldı …


HRİSTİYAN DEMOKRAT BİRLİĞİ VE HRİSTİYAN SOSYAL BİRLİĞİ (CDU/CSU İTTİFAKI, MERKEZ SAĞ, MUHAFAZAKAR)
– Birlik Partileri olarak adlandırılan bu partilerin oy oranları, 2021 seçimlerine kıyasla yaklaşık beş puan artsa da yüzde 30’un altında kaldı.
– Tüm oyların yaklaşık yüzde 28,6‘sını alan CDU/CSU ittifakı adayı Friedrich Merz, Almanya’nın yeni şansölyesi olurken ittifak, Alman Parlamentosu Bundestag’ta 208 sandalye kazandı.
– Öte yandan bu sonuç, CDU ve CSU için “Federal Cumhuriyet tarihindeki en düşük sonuçlardan biri” olarak değerlendiriliyor.
– Geleneksel merkez sağ partiler olarak uzun yıllar iktidarda yer alan CDU ve CSU’nun seçmen tabanında önemli kayıplar yaşandığı görülüyor.

ALMANYA İÇİN ALTERNATİF PARTİSİ (AfD, AŞIRI SAĞ/POPÜLİST)
– Başkanlık yarışında, Alman siyasetinde son derece tartışmalı bir figür olan Alice Weidel tarafından temsil edilen parti, yaklaşık yüzde 20.8 oy oranıyla Bundestag’ta 152 sandalye kazandı.
– AfD, Almanya genelinde her beş kişiden birinin oyunu alırken Doğu Almanya’da her üç oydan birini (yaklaşık yüzde 33) alarak bölgedeki en güçlü siyasi parti haline geldi. Parti, Doğu Almanya’daki tüm eyaletlerde birinci parti oldu.
– 2021 seçimlerinde yüzde 10,3 oy alan AfD, 2025’te bu oranı neredeyse iki katına çıkardı. Bu artış, AfD’yi ülke genelinde ikinci en güçlü parti konumuna getirdi.
– AfD’nin bu yükselişi, seçmenlerin mevcut hükümet politikalarına olan memnuniyetsizliği ve özellikle göç, ekonomi ve güvenlik konularındaki endişeleriyle ilişkilendirilmekte. Partinin bu konulardaki sert tutumunun, geniş bir seçmen kitlesinin desteğini kazanmasına katkı sağladığı düşünülüyor.
– AfD, özellikle göçmen karşıtı söylemleri ve milliyetçi vurgularıyla dikkat çekiyor. Partinin doğu Almanya’daki yükselişi, bölgedeki sosyoekonomik kırılganlıkların ve seçmen memnuniyetsizliğinin bir yansıması olarak görülüyor.

SOSYAL DEMOKRAT PARTİ (SPD) VE HÜR DEMOKRAT PARTİ (FDP, LİBERAL)
– Mevcut Şansölye Olaf Scholz‘un partisi SPD, 2021 seçimlerine göre neredeyse 10 puan düşüş yaşayarak yaklaşık yüzde 16,5 oy aldı.
– Bundestag’da 120 sandalyeye sahip olan partinin, Yeşiller ve FDP ile oluşturduğu “Ampel” koalisyonu halkın beklentilerini karşılayamadı. Özellikle ekonomik durgunluk, artan yaşam maliyetleri ve göç politikalarıyla ilgili alınan kararlar seçmen nezdinde partiye olan güveni azalttı.
– Şansölye Olaf Scholz’un liderliğindeki hükümet, krizlere karşı etkisiz bir yönetim sergiledi. SPD’nin sosyal adalet ve işçi hakları konularındaki geleneksel güçlü duruşu, seçmenler için yeterince ikna edici olmadı.
– SPD, özellikle işçi sınıfı ve düşük gelirli seçmenlerini AfD’ye kaptırdı. AfD’nin sert göçmen politikaları ve mevcut hükümete karşı duyulan tepki, geleneksel SPD seçmenlerinin bir kısmının aşırı sağa yönelmesine neden oldu ve bütün bu faktörler bir araya gelerek, SPD’nin tarihinin en kötü seçim sonuçlarından birini almasına yol açtı.
– FDP ise 2021’deki oy oranının yarısından fazlasını kaybederek yüzde 5 barajını aşamadı. Serbest piyasacı liberal politikaları, seçmen desteğini yitirmesine neden oldu.

YEŞİLLER (YEŞİL SİYASET, SOSYAL LİBERALİZM):
– Robert Habeck liderliğinde seçime katılan Yeşiller, yaklaşık yüzde 12 oy alarak beklentilerin gerisinde kaldı.
– Bundestag’ta 85 sandalye kazanan parti, seçim stratejisinde zorluklarla karşılaştı. Partinin, ekonomik durgunluk döneminde öne sürdüğü çevre ve sosyal adalet politikaları yeterince ilgi görmedi.

SOL PARTİ (DIE LINKE, Sol/Sosyalist)
– Die Linke, göç politikası ve AfD’ye karşı yürütülen sert kampanya ile destek toplayarak, başlangıç anketlerinde beklenenin üzerinde bir performans göstermişti.
– Son belirlemelere göre, oyların yaklaşık yüzde 8,8‘ini alan parti Bundestag’ta 64 sandalye kazandı.
– Parti, Türklerin de yoğun yaşadığı Berlin’de yüzde 20’ye yakın oy aldı.
– Sol Parti, uzun süre göz ardı edilen ‘göçmen hakları’ konularını ön plana çıkararak seçmen tabanını genişletti.
– Özellikle Batı Almanya’da, üniversite şehirlerinde ve kentsel bölgelerde önemli kazanımlar elde eden parti, yeni üye girişleriyle de moral ve güç kazandı.

Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW, AŞIRI SOL, ULUSALCI, AB VE ABD KARŞITI)
– BSW: 2023 yılında Sol Parti’den (Die Linke) ayrılan bir grup tarafından kurulan ve Sahra Wagenknecht tarafından temsil edilen parti, tüm oyların yüzde 4.97‘sini alarak kıl payı barajın altında kaldı.
– Seçim öncesi anketlerde oyları yüzde 5 civarında görünen BSW, Eylül 2024’te Doğu Almanya’daki eyalet seçimlerinde elde ettiği başarıların ardından son aylarda seçmen desteğinde gerileme yaşadı.
– Aşırı sol, sol popülizm, sol milliyetçilik ve kültürel muhafazakarlık etiketleriyle tanımlanan parti, AB ve ABD politikalarına şüpheci yaklaşıyor. Rusya-Ukrayna Savaşı’nda Ukrayna’ya verilen desteğe karşı çıkan partiye yönelik eleştirilerin odağında, “Rusya ile işbirliğini savunmak” geliyor.

HÜKÜMET KURMA SEÇENEKLERİ
– Seçim yasası reformu sonrasında yeni Bundestag’da toplam 630 milletvekili bulunacak (önceki döneme göre yaklaşık 100 sandalyeden daha az).
– Mevcut oy oranlarına göre en olası koalisyon, CDU/CSU + SPD’den oluşan ‘Büyük Koalisyon’ (328 sandalye) olacaktır. Bu hükümet, mecliste sağlam bir çoğunluk sağlayarak istikrarı garanti edebilir.
– Alternatif olarak Kenya Koalisyonu (CDU/CSU + SPD + Yeşiller) da düşünülebilir, ancak ideolojik farklılıklar nedeniyle daha zorlu müzakereler gerektirebilir. (‘Kenya Koalisyonu’ adı, partilerin renklerinden gelir: CDU/CSU = siyah, SPD = kırmızı, Yeşiller = yeşil).
– AfD ile CDU/CSU koalisyonu ise teorik olarak mümkün olsa da, CDU/CSU’nun AfD ile çalışmaya karşı net bir tutum sergilemesi nedeniyle bu senaryo neredeyse imkânsız görünüyor.

LİDERLERİN AÇIKLAMALARI
– CDU Şansölye Adayı Friedrich Merz, “En geç Paskalya’ya kadar harekete geçebilen bir hükümet kurmamız gerekiyor. Şimdi tekrar hızlıca harekete geçebilir hale gelmeliyiz” dedi. Bu açıklama, siyasi çekişmelerin ve koalisyon pazarlıklarının hız kazanacağı anlamına geliyor.
– Federal Şansölye Olaf Scholz (SPD), seçim sonuçlarını “acı” olarak nitelendirerek, SPD’nin kaybından kendisini sorumlu tuttuğunu ifade etti. SPD Genel Sekreteri Matthias Miersch ise hükümete katılımın otomatik olmadığını belirtti. Bu ifade, “SPD’nin koalisyon görüşmelerinde stratejik esneklik arayışında olduğunu” gösteriyor.
– AfD Eş Başkanı Alice Weidel, “Halkın iradesini hayata geçirmek için hükümette yer almak adına elimizi her zaman uzatmaya hazırız” dedi. AfD’nin açıklamaları, partinin hükümette rol alma ve mevcut siyasi dengeleri değiştirme hedeflerini ortaya koyuyor.

GELECEĞE DAİR ÖNGÖRÜLER
– Almanya’da seçimlerin ardından ekonomik reformların hız kazanması bekleniyor. Özellikle Birlik Partileri ve AfD, ekonomik büyüme ve yabancı yatırımları teşvik eden politikalara ağırlık verebilir.
– Hükümet kurma sürecinde, koalisyon partileri arasında görüş ayrılıkları ve müzakerelerde yoğunluk yaşanabilir.
– Orta vadede iş güvencesi, sosyal refah programları ve kamu harcamalarında köklü değişiklikler gündeme gelebilir. SPD ve Yeşiller gibi partilerin hükümette yer alması durumunda, sosyal politikaların yeniden yapılandırılması öne çıkabilir.
– Koalisyon tarafından uygulanacak politikalar uzun vadede, özellikle işçi sınıfı ve toplumun geniş kesimleri üzerinde belirleyici bir etki yaratacaktır.

YENİ ŞANSÖLYEDEN BEKLENTİLER
– Yeni Şansölye Friedrich Merz’in Bundestag üyeliğinden uluslararası finansın önemli aktörlerinin bulunduğu yönetim kurullarına uzanan kariyeri, neoliberal bir ekonomik vizyonu benimsediğini gözler önüne seriyor. Yüksek kalibrede finansal kurumlarla kurduğu derin bağlar ve etkili kurumsal rollerdeki deneyimi, devlet müdahalesinin sınırlı olması ve piyasa verimliliğinin ön plana çıkarılması gerektiğine dair inancını pekiştiriyor.
– Merz ve CDU/CSU ittifakının politik eğilimleri, yeni hükümet politikalarının uluslararası büyük sermayenin çıkarları doğrultusunda şekilleneceği görüşünü destekliyor.