Internet Gazete ATAK Ajans Internet Yayıncılık LLC kuruluşudur -
$ DOLAR → Alış: 39,98 / Satış: 40,14
€ EURO → Alış: 46,72 / Satış: 46,91

Bir ülkenin çöküş güncesi: susmak yok, hesap sormak var!

Abdulkadir EROĞLU
Abdulkadir EROĞLU
  • 03.07.2025
  • 92 kez okundu

AKP’nin siyasi tükenmişliği artık gizlenemiyor. İktidar, elindeki medya sopasını bu kez “ana muhalefet mühendisliği” için kullanıyor. TGRT ekranlarında Kılıçdaroğlu röportaj veriyor, AKP’ye yakın gazeteler sekiz sütuna manşetlerle kendisine yer açıyor. Nereden nereye? Geçmişte CHP listelerinden Meclis’e taşınan “72 kişilik destek grubu”, şimdi ona yol gösteriyor, pusula oluyor.

CHP ise içeriden ve dışarıdan sürekli taarruz altında. Yargı sopası bir yanda, yandaş medya diğer yanda… CHP içinde birlik sağlanmadıkça, muhalefet bütünleşmedikçe bu mücadele kazanılamaz. Kazanan, emperyalizm ve onun yerli işbirlikçileri olur. O yüzden “küstüm oynamıyorum” devri bitmeli. Partililer birbirine değil, halk düşmanlarına laf yetiştirmeli. Herkes oturup uzlaşmayı öğrenmeli. Siyaset, duygularla değil akılla yapılır. Bugün birbirine laf sokanlar, yarın aynı hükümette görev almak zorunda kalabilir. Haydi şimdi susun ve düşünün.

Ama sadece siyaset mi? Sağlık sistemine bakalım: Türkiye 2024’te 4 trilyon 215 milyar lira sağlık harcaması yaptı. Peki, kaç kişi bu parayla iyileşti, kaç hastalığa çare bulundu? Yoksa bu para tröstlerin ceplerini mi doldurdu? Her gün bir kutu ilaçla yaşayan, halsiz, yorgun, yarı hasta insanlar ülkesi olduk. Kamu hastanelerinde randevu almak bile lüks oldu. Bir de üzerine adaletsizlik bindi mi, artık sabır taşı bile çatlar. Uyuşmuş halk, hak arayamaz. Bu bir sistemdir: Güçsüzleştir, korkut, yönet…

375/40 sayılı KHK ile emekli memurlara reva görülen adaletsizlik içimizi dağlıyor. Memura seyyanen zam ver, ama emeklisine “yok” de. Aynı maddeye “emekliye yansımaz” diye hukuk dışı bir cümle ekle. Neyin hesabı bu? Kim bu cümleyi ekledi, hangi vicdan onayladı?

İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diploması için mahkeme, belge istiyor. Üniversite “Bulamadık” deyip 30 gün ek süre alıyor. Ne var o belgede? Yoksa Cumhurbaşkanlığı’ndan gelen bir telefon, belge yerine mi geçti? Bu bir tek parti rejimi refleksidir. Emir demiri keser, hukuku da…

Ve gençlik… Uyuşturucu ölümlerinde dünyada ilk 5’teyiz. 25 yaş altı ölümler, buzdağının sadece görünen kısmı. Sosyal baskı nedeniyle tedaviye erişemeyen gençler, sessizce sönüyor. Aileler çaresiz, sistem umarsız.

Son 3 yılda 282 bin yurttaş ülkeyi terk etti. Gitmek zorunda kaldı. Bu bir “beyin göçü” değil, bir “gelecek göçü”dür. Bilim insanı, mühendis, doktor, sanatçı… Gidiyorlar. Geriye ne kalıyor? “Giderlerse gitsinler” diyenlerin yaşadığı Venezuela modeli bir ülke…

Son olarak; Cari açığı artık turizm de kapatamıyor. Zaten turist de terk etti Türkiye’deki pahalılık dünyanın hiçbir yerinde yok. Turizm Bakanı Özel yatıyla Atina’ya tatile gitti. Sorulunca da rakiplerimizi incelemeye gittim diyor. Turizm Bakanı Atina’da tatil yaparsa turist Türkiye’ye tatile niye gelsin.

“(4) Bakanlığa tasarruf hakkı verilen orman alanlarından kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında kalan alanlar, kamu kullanımına açık olmak şartıyla, kullanma izni verilmek suretiyle tahsis sınırları içerisine dahil edilebilir.”

MADDE 3- Bu Yönetmelik hükümlerini Kültür ve Turizm Bakanı yürütür.

Zaten artık her tarafa el koyma yetkisi var ama turizm kötüye gidiyor

Siz bilirsiniz. Ama biz artık bilmekle yetinmiyoruz. Hesap da soruyoruz. Hesabı veremezseniz gidicisiniz bunu bilin artık.

 

22

Ha Leman, ha Erdoğan. İkisi de aynı sabıkaya sahipler!

Leman dergisi derhal kapatılmalıdır.

Ve bir daha bu ahlâksızlığı yapmaya cesaret edememelidir.

Kutsalları karikatürize etmenin ifade özgürlüğü ile alâkası yoktur.

 

Lâkin AKP’nin bu zamana kadar ki İslâm’a ve Peygamber Efendimize karşı olan saygısızlıkları Leman dergisinden defalarca daha ağırdır.

 

Peygamber Efendimiz için ”Hz. İsa’nın saltanatına göz diken bir sahtekârdır, ben Muhammed’i Peygamber, İslâm’ı da din olarak kabul etmiyorum diyen Papayı, ”KUTSİYAHPENAH HAZRETLERİ” diyerek tazimle karşıla, kalk şimdi ”kutsallarıma hakaret ettirmem” diyerek Leman Dergisine saldır.

 

Ah bu siyâset!

Sen insanları ne kılıklara sokuyor, neleri yaptırıyorsun!

 

Yazarı AKP Milletvekili Doç. Dr. Ömer Yılmaz olan 4. sınıf Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Ders Kitaplarının 27 ve 106. sayfalarında Peygamberimizin resmi basıldığında sesi çıkmayanların bugün esip gürlemeleri ne büyük bir riyadan ibâret kokuşmuş bir siyâset.

 

AKP, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi ders Kitabında Kelime-i tevhitten Hz. Muhammed ismini çıkardı.

 

Fâtih’a’nın son bölümünde ki  ‘’Dâlin’’ kelimesi silinerek çocuklarımıza noksan okutuldu.

 

Yine aynı Ahlâk Bilgisi ders Kitabında Amenerrasulu’nün bitimi olan ”Gavmil kâfirin” bölümü kaldırıldı.

 

İçinde Hz. Muhammed ismi geçmeyen ezan okunduğunda Erdoğan, tek kelimelik olsun bir tepki vermedi.

 

Peygamber Efendimize Danimarka’da hakaret edildiğinde buna fikir özgürlüğü diyen Danimarka Başbakanı Rasmussen’in Nato Genel Sekreteri olmasına Tayyip Erdoğan onay verdi.

 

Başkent Stockholm’un ana caddelerinde Kur’an yakıp, Peygamber Efendimize hakaret edenleri değil de, İslâm’a karşı yapılan bu hakaretlere karşı gelen Müslümanları tutuklayan İsveç’in Nato’ya girmesine yine Tayyip Erdoğan onay verdi.

 

Fransa’da İslâm’a en büyük küfürler edilirken, AKP Fransa’dan aldığı ürünlerle Fransız köylüsünün cebini doldurdu…

 

AKP’li bir Bakanın, İngiltere’de bir barda kafayı çekip ”Her Cuma gecesi, Bakara- Makara diye bir mesaj sallıyorum” demesine karşı kükremesi gereken Erdoğan, bu rezâlet ötesi küfrü duymazdan geldi.

 

Şimdi kalkmış;

”Kutsallarıma hakaret ettirmem” diyerek esip gürlüyor.

Çünkü işin içinde siyâset var. Gaye Peygamberimize saldırıyı kınamak değil, CHP’yi yıpratmak.

 

CHP, hiçbir zaman dini tahrip edememiştir.

CHP, sadece dindarları hor görüp, fırsatını bulduğunda ezmiştir.

 

Ama AKP öyle mi?

AKP, Kur’an hükümlerini, Kur’an âyetlerini tahrif ederek, İslâm’a son 200 yılda, müşriklerin, kökleri dışarıda olup Vatikan’a kadar uzanan DİN AJANLARININ veremedikleri zararı vermiştir.

 

Ah siyâset!

Sen ne kirli bir şeysin!

 

Özgür Özel, çıkıp ta yukarıda yazdıklarımdan bir tekini bile söyleyebilecek kültür ve birikime sahip değildir. Sol görüşlü siyâsetçiler bu gibi konular da, henüz akıl baliğ olmamış küçük çocuklardan farksızdırlar.

 

Ya diğer milliyetçi muhalefet?

Alayı bu konuların câhili birer korkuluk gibiler. Ne var ki münafık ta değiller.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ