‘Karakterlerde benden modüller var’

Cem Gelinoğlu bugün sinemamızın tanınan komedyenlerinden biri ancak biz onu evvel Vine’da yayımladığı görüntülerle tanımıştık. Kendisiyle 1 Ocak’ta vizyona girecek sineması ‘Tur Rehberi’ için buluştuk. Mizahtan, popülariteden ve düzmece sevgilerden bahsettik: “2012’de biriyle mesajlaşmışım. Tatlı tatlı yürümüşüz birbirimize. Bütün kibar davetlerimi kabaca reddetmiş, ben de yazmayı bırakmışım. Bir ileti geldi ‘Benimle evlenir misin’ diye. Açtım baktım, o kişiydi.”

◊ Eski toplumsal medya platformu Vine’da görüntüler yayımlıyordunuz. O periyotta nereden aklınıza geldi bu ve neler oldu?

Vine 2012’de kurulduğunda evvel uygulamayı yükleyip silmiştim. O devirde bir ilaç deposunda bölge satış müdürüydüm. Sonra Vine’ı mizah için kullananları gördüm. Görüntü çekmeye başladım, yayımladım ve sevildi. Bugün bir görüntü patladığında çok süratli yayılıyor. O yıllarda bir haftada oluyordu bu. Farklı uygulamalarda kendimi gördüğümde anladım. Eczaneye gittiğimde beşerler benimle fotoğraf çektirmeye başlamışlardı. Sonrasında bir görüntümü yapımcıya götürdüler ve 2014’te ‘Ali Kundilli’ isimli birinci sineması yaptık.

‘EN AZ KOMİK BENDİM’

◊ ‘Yapma etme, işi bırakma’ diyen olmadı mı?

İşi bıraktığımda birinci sinemamı yazmaya başlamıştım. Söylemek için çok geçti. Başta görüntülerimi ciddiye almayanlar sonradan çok şaşırdılar. Olağan kalıcı bir işi terk etmek riskli bir karardı. Kendime ‘Sevdiğim işi yapacağım’ demiştim.

◊ Çocukken mizaha bir ilginiz var mıydı? Aileniz de mizahla dolu bir aile miydi?

Baştan sona komik insanlardı. Sülaledeki en az komik olan ben olabilirim. Annem çok hazırcevap bir bayandı merhum, babam da o denli… Genetikten gelen bir durum var güya. Sıkılgan bir çocuktum fakat ilgimi çeken şeylerden biri de güldürüydü. İnsanları güldürmeye çalışıyordum.

◊ ‘Aykut Enişte’ sineması çok sevildi, devamı da çekildi…

‘Ali Kundilli’yi yaptık, o periyot çok önemli bir gişeye ulaştık. Acemilik devirlerimizi attık üzerimizden. Akabinde ‘Şansımı Seveyim’ ve ‘Yok Artık 2’ geldi. Sonra da ‘Aykut Enişte’ ile ustalık yapıtı sayılabilecek bir sinema yaptık. Bir anksiyete yaşamıştım alışılmış, bu aslında yaratıcılığın da habercisi. Giray (Altınok) ile yazmıştık senaryoyu ve aktı gitti. Güçlü bir sinema olduğunu biliyorduk.

◊ Biraz da yeni sinemanız ‘Tur Rehberi’nden bahsedelim…

Komik bir sinema, vaat ettiklerini gerçekleştiriyor. Dramasız bir öykü havada kalırdı, o tarafı yeterli. Biz muharrirlerin bir kaygısı olmasa yazmayız. Beni hayatta rahatsız eden şeyleri sinemalarda göstermeye çalışıyorum. Ancak hiçbir sinema beni bu kadar uğraştırmadı, en uzun süren senaryomdu. Annemi kaybettiğim ve köpeğimin hastalandığı vakitlerdi. Bir-iki denemeyi de çöpe attım lakin sonunda ortaya özgün bir iş çıktı. Çok farklı versiyonlarla, gruplarla çalıştım lakin bir türlü içime sinmedi. Günün sonunda Muammer Tali, Onur Dur, kız arkadaşım İrem Tuğba Erol ve benim birlikte yazdığımız versiyonu beğendim. Hayat da kurtarmıyoruz, vedalaşmayı bilmek lazım.

◊ Yazdığın senaryoyu oynamak nasıl bir his?

Zor iş. Oynamanın tadını ‘Bursa Bülbülü’yle aldım. Çok sıkıntı lakin yazmak daha güç. Takıntılı bir süreç, mecnun işi. Gece uykularınız mahvoluyor. Yatarken birden bir fikir geliyor, çabucak kalkıyorsunuz. Fakat sonrasında insanların geri dönüşü sizi çok memnun ediyor. Elimden gelse yazmam. Yazmak zorunda olduğum için yazıyorum. Zira kendi üslubumda yazıp oynamaya alıştım.

◊ Günlük hayatınızda nasıl birisiniz, yazdığınız karakterlerle benzerlikleriniz var mı?

Yazdığımız karakterlerin birçoklarında benden değerli kesimler var. Hayatımda daima “Niyet uygun olursa akıbet de güzel olur” dedim. Kendimle daima arbede eden biriyim. Lakin kendimi geliştirmeye ve yapan olmaya çalışıyorum. Etrafımdaki beşerlerle birlikte hayal kuruyorum ve o seyahatte onlara ilham vermeye çalışıyorum.

◊ Tanınan olunca size tuhaf gelen durumlar yaşadınız mı hiç?

2012’de biriyle mesajlaşmışım. Tatlı tatlı yürümüşüz birbirimize. Bütün kibar davetlerimi kabaca reddetmiş, ben de yazmayı bırakmışım. Bir bildiri geldi “Benimle evlenir misin” diye. Açtım baktım, o kişiydi. Evvel tanınmıyordum, tanınan olunca bu türlü oldu. Ben tıpkı beşerim aslında. İnsan sorguluyor natürel ‘Popülerlik daima bu türlü düzmece sevgi mi getirecek’ diye.

◊ Getirdi mi pekala?

Çevrenizdeki beşerler önünüzde zıplayan pinpon topları üzere. Onları takip etmeye alışmışsınız yıllarca. Popülariteyle birden karşınızda kamyon dolusu pinpon topu zıplamaya başlıyor. ‘Ben kimim, ne oluyor’ diyorsunuz, toplar seke seke etrafa saçılıyor ve azalıyor.

‘YAPAY ZEKÂYLA UĞRAŞMAYI SEVİYORUM’

◊ Giray Altınok ile yakınsınız. ‘Prens’le Altın Kelebek’te En Güzel Güldürü Dizisi Ödülü’nü aldı…

Dizinin birinci fikrinden tutun Altın Kelebek’e kadar geçen süreci biliyorum. Giray yakın arkadaşım.
Çalışkan, disiplinli, etik biri, çok seviyorum. Duygulandım ve mükafatı alır almaz X’e (Twitter) “Bileğinin hakkıyla” yazdım. Kerem (Özdoğan) de çok yetenekli (‘Prens’in senaristlerinden ve oyuncularından).  

◊ Boş vakitleriniz nasıl geçiyor?

Çok stabil bir hayatım var, evcimen sayılırım. Çalışma odamda yapay zekâyla uğraşmayı seviyorum. Kedim ve kız arkadaşımla vakit geçirmeyi seviyorum.

◊ Yeni yılda yeni amaçlarınız neler?

‘Tur Rehberi’ önceliğimiz. Seyircimizle birlikte izleyeceğiz, sinemalara gideceğiz. Sahne planım var, stand-up yapmak istiyorum. Tiyatro, sinema ve dizi çalışmaları da var.

◊ Sosyal medyada size benzeri içerik üreten çok insan var, bu bahiste ne düşünüyorsunuz?

Sosyal medyadan gelen biri olarak makus şeyler söylemek yanlışsız olmaz. Üretmek isteyen hevesini kırmasın. Ancak beceremiyorlarsa o sahneden çekilecekler. Ben de kimsenin torpiliyle buraya gelmedim. 90’larda “Sabah erken kalkan albüm yapıyor” derlerdi. En sonunda yeterliler kalacak.