Gelişen piyasalara rekor fon akışı
Küresel çapta ekonomilerde gözlenen toparlanma işaretlerinin artması ve ağır resesyon tehdidinin azalmasıyla bu durumun gelişmekte olan ülke hisselerine ve tahvillerine olan ilginin yoğunlaşmasına neden olurken Türkiye bu senaryodan negatif ayrıştı.
Dünyada ekonominin toparlanmaya dair emareler göstermesi gelişmekte olan piyasalara olan talebi artırmaya başladı.
Çin’in toparlanan ekonomisinin yeniden açılması ve dünya genelinde yavaşlayan enflasyon geçtiğimiz yıl yaşanan düşüşü tersine çevirmeye yardımcı olurken yatırımcılar rekora yakın oranda gelişmekte olan piyasaların hisse senetlerine ve tahvillerine yoğun ilgi göstermeye başladı.
Uluslararası Finans Enstitüsü’nün (IIF) 21 ülkeyi takip eden yüksek frekanslı verilerine göre, gelişmekte olan hisse senedi ve borç piyasaları bu hafta günde net 1,1 milyar dolar yeni fon çekti. Sınır ötesi para akış hızı, son 20 yılda yaşanan zirveleri aşarak 2020’nin sonlarında ve 2021’in başlarında koronavirüs kapanmalarının kaldırılmasının ardından yaşanan akışların ardından ikinci sıraya yerleşti.
Düşen küresel enflasyon, birçok piyasa katılımcısının ABD Merkez Bankası da dahil olmak üzere gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının yakında faizleri artırmayı bırakacağına dair fiyatlamalarına yol açarak gelişmekte olan ülkeler için büyük bir sorunun rahatlamasına yol açmıştı.
JPMorgan Analisti Jahangir Aziz, gelişmekte olan piyasaları aşağı çeken önemli ekonomik belirsizliklerin “ortadan kalkması nedeniyle, girişlerde daha fazla toparlanma için “depoda fazlasıyla benzin olduğunu” söyledi.
Resesyon tehdidi de azaldı. Perşembe günü açıklanan veriler, ABD ekonomisinin 2022’nin son çeyreğinde beklentilerin üzerinde büyüdüğünü, yıllıklandırılmış yüzde 2,9 oranında büyüdüğünü, işsizlik maaşı başvurularının ise düşük kaldığını gösterdi.
Çin yaşanan girişlerde açık ara önde
Öte yandan Çin’in sıfır Kovid politikasını rafa kaldırma kararının da büyük etkisi oldu. IIF verilerine göre, tüm gelişen piyasalar için günlük 1,1 milyar dolarlık akışın 800 milyon dolarını ülkenin girişleri oluştururken, diğer gelişmekte olan ülkeler Pekin’in hamlesinin zincirleme etkisinden yararlanıyor.
Gelişmekte olan piyasa varlıklarına, yatırımcıların gelişmekte olan ülkelerin bu yıl gelişmiş ekonomileri geride bırakacağına dair beklentileri daha da yardımcı oldu.
JPMorgan, 2022’nin ikinci yarısında sıfır olan gelişmekte olan piyasalardaki gayri safi yurt içi hasılanın, 2023’te gelişmiş ekonomilerdeki orandan 1,4 puan daha fazla büyümesini bekliyor.
Yaşanan ralli boğa piyasasına işaret ediyor
Ölçüt MSCI Gelişen Piyasalar Endeksi’ndeki hisse senetleri, Ekim sonundaki en düşük seviyesinden bu yana yaklaşık yüzde 25 arttı. Son zamanların en düşük seviyesinden yaşanacak yüzde 20’den fazla bir artış, boğa piyasası olarak kabul ediliyor.
2023’e güçlü başlangıca rağmen, bazı yatırımcılar ve analistler, girişlerin sürdürülmesinin pek mümkün olmadığı konusunda uyardı.
Fidelity International’da EM tahvil portföy yöneticisi Paul Greer, gelişmekte olan piyasa varlıklarındaki rallinin çoğunun geride kalmış olabileceğini söyledi.
“2023’ün birinci ve ikinci çeyreği Çin’de bir canlanma görülecek, buna hiç şüphe yok. Ancak bunun çoğu artık piyasalar tarafından fiyatlanıyor . Bu döngüde rallidnin aslan payını arkamızda bırakmış olabiliriz” dedi.
Ralli risklerin azalmasıyla ilgili
Greer, rallinin kısmen, yatırımcıların son on yılın büyük bölümünde ve özellikle de geçen yılın ilk üç çeyreğinde risklerini önemli ölçüde azalttıktan sonra gelişmekte olan varlıklara geri dönmesiyle açıklanabileceğini söyledi.
Gelişmekte olan birçok ekonomi, daha önce 2008-09 mali krizinin ardından hızlı büyüme oranları sağlamaya çalışmış ve 2022’nin büyük bölümünde küresel enflasyon ve ABD dolarındaki artıştan özellikle sert bir şekilde etkilenmişti.
Greer, son toparlanmaya rağmen, yatırımcıların gelecekte gelişmekte olan piyasalarda büyüme konusunda iyimser olma ihtimalinin düşük olduğunu da sözlerine ekledi. Yükselen borç seviyeleri, gelişmekte olan dünyanın çoğunda daha büyük mali gerilimler ve demografinin giderek artan olumsuz etkisinin potansiyel büyümeyi azaltacağını söyledi.
“Gelişmekte olan piyasalar konusunda Kovid’den önceki kadar toz pembe olmak zor” dedi.
Türkiye negatif ayrıştı
Öte yandan TCMB verilerine göre Türkiye’de ise daha farklı bir senaryo yaşandı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın yayımladığı menkul kıymet istatistiklerine göre yurt dışı yerleşik kişiler 2022 yılında 6,2 milyar dolarlık Türk varlığı sattı.
Yabancı yatırımcının 2022 yılı için net hisse satışı 3,95 milyar dolar olurken net tahvil satışı da 2,15 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. 2023 yılında da benzer bir senaryo yaşanırken yabancıların son 7 haftalık süreçte 1,5 milyar dolarlık net hisse satışı gerçekleştirdiği gözlendi.