İç siyasette iktidar-muhalefet dinamikleri nasıl?
Türkiye’de seçimlere erken yapılmaması durumunda yaklaşık 10 aylık bir süre varken, gerek muhalefet partileri gerekse iktidar yaz aylarını halka …
Türkiye’de seçimlere erken yapılmaması durumunda yaklaşık 10 aylık bir süre varken, gerek muhalefet partileri gerekse iktidar yaz aylarını halka birebir ulaşabilmek için değerlendiriyor. Siyaset bilimcilere göre şu andaki seçim atmosferi; halka “yeni bir hikaye” sunmakta zorlanan iktidar partisinin giderek sokakta zemin kaybettiği, muhalefetin ise etkinliğini artırdığı bir tablo çiziyor.
Siyasi partiler ve ülkedeki genel atmosfer 2023 yılının Haziran ayı olarak planlanan seçimler için erken bir seçim sathı havasına girmiş durumda. Cumhur İttifakı seçimlerin planlanan tarihte olacağının altını birkaç kez çizerken, muhalefet partilerinde ekonominin durumuna göre baskın bir seçim bekleyenler hâlâ bulunuyor. Bu nedenle muhalefet bir taraftan hazırlıklarını her an seçim olacakmış gibi sürdürürken, Ankara kulislerinde bugünlerde ağır basan ihtimal ise önemli bir gelişme olmaması durumunda seçimlerin normalden bir ay kadar önce 2023 Mayıs ayında yapılabileceği.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan da il ziyaretlerini ve halkla buluşmalarını sıklaştırırken, parti kurmaylarına da sahaya inerek seçmenle bir araya gelme talimatı vermişti.
DW Türkçe’ye konuşan siyaset bilimci Özgün Emre Koç’a göre her ne kadar Erdoğan ve AKP il ziyaretlerini artırsa da artık “yeni bir hikayesi” olmadığı için sahada halkta giderek daha az karşılık buluyor. Koç, şu anda yaz mevsimi etkisiyle yoksullaşmanın daha az hissedildiğine, ancak olumsuz etkinin kışın artacağına işaret ederek, iktidarın vermeye çalıştığı “bizde hâlâ icra kabiliyeti var” imajının toplumda kabul görmediğini söylüyor.
İstanbul Saraçhane Parkı’nda düzenlenen 15 Temmuz anmasına beklenenden az sayıda insanın katılması tartışma yaratmış, bazı gözlemciler Erdoğan’ın eskisi gibi kalabalıklar toplayamadığını söylerken, diğerleri ise artık eski usul mitinglerin değil dijital ortamların daha önemli olduğunu belirtmişti.
İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü Genel Direktörü Seren Selvin Korkmaz da benzer görüşü paylaşıyor ve “kalabalıklardan beslenen popülist bir siyasetçi olarak” Erdoğan’ın en güçlü olduğu sokağa dönmek istediğini ama göründüğü kadarıyla umduğunu bulamadığını belirtiyor. “Sokakta kaybeden, sürekli şikayet duyan ve bu nedenle insanlara ulaşmaya korkan bir AKP var” diyen Korkmaz, şu tespiti yapıyor:
“Aslında bir yer değiştirme gözlemliyoruz. Eskiden CHP sokakta daha zayıf bir partiydi. Örgüt anlamında şimdi CHP güçlenirken, AKP sokakta zorlanıyor. İktidar güçlü olduğu sokağı ve meydanları kaybediyor.”
Bu arada Cumhur İttifakı’nın diğer ortağı MHP de seçim için 29 Temmuz’dan itibaren sahaya inileceğini ve 4 Eylül’den itibaren kapsamlı mitingler düzenleyeceğini açıkladı.
Türkiye’de iklim değişir mi?
Muhalefet partileri ise bir yandan sahaya çıkarak seçim çalışmalarına hız verirken, diğer yandan altılı masa etrafında da seçim sonrası kurulacak sistemin altyapısını oluşturmaya çalışıyor.
Altılı masanın bir üyesi, masa hakkında bir kavram karmaşası yaşandığını ve kamuoyunun şimdiden “ittifak” beklentisine sokulmasını doğru bulmadıklarını belirterek, “Henüz seçim tarihi açıklanmadı, ittifak sadece seçin sathında olur” tespiti yapıyor.
İktidara karşı muhalefetin de artık bir cumhurbaşkanı adayı açıklaması için yapılan baskıları hatırlatan aynı isim, “Altılı masa cumhurbaşkanı adayı çıkarmak üzere kurulmadı. Biz bir sistem değişikliği vadediyor ve bunun için çalışıyoruz. Resmin bütününe bakıyoruz” değerlendirmesinde bulunuyor.
Peki altılı masanın güçlendirilmiş parlamenter sistem önerisi kolay bir şekilde hayata geçebilecek mi?
Eskiden iktidar kanadında önemli görevlerde bulunmuş bir isim bu sisteme geçişin düşünüldüğünden daha kolay olacağını söyleyerek, şu yorumu yapıyor:
“İklimin değişmesi aslında çok şeyi değiştirir. Aslında bu sistemin değişmesini seçimlerde alınacak sonuca göre AKP ve MHP de ister. Çünkü aslında cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildikten sonra AKP ile MHP’nin oyları da düşüşe geçti, ülkenin tüm göstergeleri bozuldu. Bir iktidar üyesinin ‘hata ettik’ demesi çok zor ama iklim değişirse göreceksiniz onlar da sistemin değişmesini isteyecek.”
Bu nedenle muhalefetteki bazı isimlerin beklentisi seçimden sonra muhalefetin parlamentoda anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaşamaması durumunda sistem değişikliği için AKP ve MHP’den de destek verilebileceği.
Siyaset Bilimci Korkmaz da iktidarın oylarının cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle düştüğünü belirterek, partiyi yaratan zeminin kaydığını, partinin toplumla olan bağının koptuğunu ve ortada sadece Erdoğan’ın kaldığını belirtiyor.
Aynı isim geçiş sürecinin 6 ay sürmeyeceği öngörüsünde bulunurken, “Türkiye iklimin değişmesiyle istikrarı bazı temel ilke ve değerlerin korunup korunmamasında arayacak. Yoksa istikrar tek bir partinin 20-30 yıl iktidarda olması değildir. İstikrar, ülkenin temel ilke ve değerlerinin korunmasında olur” yorumu yapıyor.
Altılı masa yola nasıl devam edecek?
Bu arada altılı masa her ay bir partinin ev sahipliğinde düzenlediği yemekli toplantıların sonuncusunu 21 Ağustos’ta yapacak.
Saadet Partisi’nin ağırlayacağı liderlerin gündemindeki konulardan birisi de altılı masanın aylık buluşmalarının bundan sonra nasıl bir formatla devam edeceği olacak.
Altılı masadan seçim güvenliği tedbirleri
To view this video please enable JavaScript, and consider upgrading to a web browser that supports HTML5 video
Masayı oluşturan partilerde buna ilişkin şu anda alınan net bir ortak karar yok. DW Türkçe’nin konuştuğu yetkililer formatın belki değişebileceğini ya da aynı kalabileceğini ama toplantıların bir şekilde devam edeceğini belirtiyor.
Altı muhalefet partisinin önümüzdeki günlerde masanın ruhunun, neyi temsil ettiğinin, güçlü parlamenter sistemin ve şimdiye kadar komisyonların yaptığı çalışmaların halka daha iyi ve somut bir şekilde anlatılabilmesi için ortak bir iletişim dili kurması da konuşuluyor.
Korkmaz, iletişimde bir sıkıntı olduğunu öteden beri söylediğini, masanın en çok önem verdiği güçlendirilmiş parlamenter sistem önerisinin de topluma iyi anlatılamadığını kaydediyor. Korkmaz, “Bundan sonra yapılması gereken iyi bir iletişim stratejisi ile buluşmalar devam etse dahi daha etkin devam etmesi” diyor.
Koç da altılı masanın çalışmalarının aktarılması ile ilgili bir iletişim sıkıntısının olduğu görüşünü paylaşıyor. Koç’a göre siyaseti yakından takip eden çevreler dışında yapılanlar toplumca tam olarak anlaşılamıyor ve iletişim sorunundan da öte altılı masa ile ilgili beklentiler de doğru yönetilemiyor.
Öte yandan altılı masadan yetkili isimler, cumhurbaşkanı adayının açıklanması için bazı kesimlerden gelen tavsiye ve baskıların farkında olduklarını, ancak seçim tarihi açıklanmadan ve seçim sathına tam olarak girilmeden adayın açıklamasının doğru olmayacağını belirtiyorlar. Üst düzey bir parti yetkilisi; “Adayla ilgili Erdoğan’ın da sesini duyuyoruz. Ama bizim kendi oyun planımız var, ona göre hareket edeceğiz, aday seçim sathına girmeyince açıklanmaz” değerlendirmesinde bulunuyor.
HDP’deki durum ne?
Altılı masa dışındaki muhalefet partileri de seçim çalışmalarını hızlandırmış durumda.
Hakkında açılan kapatma davası süreci devam eden HDP oylarının Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda yüzde 50 +1’i geçememesi durumunda seçim sonucu için kritik ve belirleyici olacağı hesaplanıyor.
3 Temmuz’da kongresini gerçekleştiren ve parti meclisinde değişikliklere giden HDP, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerini de belirlemişti. Eski Eşbaşkan Selahattin Demirtaş da geçtiğimiz günlerde Edirne cezaevinden yaptığı açıklamada “Ben mümkünse PKK’nin Türkiye’ye karşı silahları tümden susturmasını, bırakmasını isterim” demişti.
Özgün Emre Koç, Demirtaş’ın son çıkışlarını HDP’yi Türkiye’de beklenen olası bir değişim sonucu hâlâ meşru bir aktör olarak yer alması ve normalleşmenin bir parçası olmaya sağlamaya yönelik olarak gördüğünü belirterek, bundan sonra iktidarın yapacağı hamlelerin HDP tabanında bir değişiklik yapacağına ise ihtimal vermediğini kaydediyor. Koç, “kim bize adım atıyorsa onunla masaya otururuz” diyen kanat için de Erdoğan’ın artık iyi bir seçenek olmadığını şu sözlerle anlatıyor:
“Artık Erdoğan, siyasi bir aktör olarak geleceği belirsiz bir aktör. Yaşlandı, ülkeyi yönetemiyor ve anlamlı, kalıcı bir iş yapacağı ise meçhul. Şimdiye kadar yaptıklarını da kurumsallaştırabilmiş değil. Erdoğan’ın şahsına odaklanan bir şahıs sistemi var. Dolayısıyla uzun vadeli planlar yapılabilecek bir aktör olmaktan çıktı.”