BBC araştırması: Lüks parfüm üretiminin arkasında çocuk işçiler var
BBC’nin araştırması, dev parfüm şirketleri için yasemin yağı çıkaran dev bir imalatçı için bitki toplayıcılığı yapanlar arasında, bazıları daha 5 yaşındaki çocuk işçilerin de olduğunu ortaya koydu.
BBC’nin özel araştırması, iki dev güzellik şirketi ile çalışan parfüm tedarikçilerinin kullandığı yaseminleri, çocuk işçilerin topladığını ortaya koydu.
Geçtiğimiz yaz BBC’nin parfüm tedarik zincirleri üzerine yaptığı araştırmaya göre, Lancôme ve Aerin Beauty markalarıyla çalışan üreticiler, çocukların topladığı yasemin bitkisini kullandılar.
Lancôme’un sahibi L’Oréal de, Aerin Beauty’nin sahibi Estée Lauder de çocuk işçiliğiyle ilgili sıfır hoşgörü politikalarını vurguladı.
L’Oréal, insan haklarına saygılı olmayı sürdürdüklerini belirtirken, Estée Lauder üreticilerle temasa geçtiklerini açıkladı.
Lancôme’un Idôle L’Intense parfümü ile Aerin Beauty’nin Ikat Jasmine ve Limone Di Sicilia parfümlerinin üretiminde kullanılan yasemin, Mısır’dan geliyor.
Dünyanın kullandığı yasemin çiçeklerinin yarısı Mısır’dan tedarik ediliyor.
BBC’ye konuşan parfüm endüstrisine yakın kaynaklar, pek çok lüks markanın sahibi olan bir avuç şirketin, dar bütçeler ortaya koyarak maaşları da çok düşürdüğünü söyledi.
Mısır’daki yasemin toplayıcıları, bu durumun onları çocuklarını çalıştırmaya zorladığını belirttiler.
Araştırma sonucu, parfüm sektöründeki tedarik zincirlerini kontrol eden denetim sistemlerinin de sorunlu olduğu ortaya koyuldu.
Birleşmiş Milletler’in (BM) modern kölelik türleri üzerine çalışan özel raportörü Tomoya Obokata, Mısır’daki yasemin tarlalarında çalışan çocuk işçileri belgeleyen gizli kamera görüntüleri ve BBC’nin ulaştığı diğer bulguların rahatsız edici olduğunu söyledi.
Obokata, “Kağıt üstünde sektördekiler tedarik zinciri konusunda şeffaflık ve çocuk işçiliği ile mücadele gibi meselelerle ilgili iyi vaatlerde bulunuyor. Ancak kamera görüntüleri sözlerini tutmadıklarını gösteriyor” dedi.
Mısır’ın yasemin tarlalarıyla dolu Gharbia bölgesindeki bir köyde yaşayan Heba, güneş ısısından zarar görmelerine izin vermeden sabah 03.00’te ailesiyle beraber uyanıp yasemin toplamaya koyulduklarını anlatıyor.
Heba, yaşları 5 ve 15 arasında değişen dört çocuğunun yardımına ihtiyaç duyduğunu belirtiyor.
Mısır’daki çoğu yasemin toplayıcı gibi o da bağımsız işçi. Heba ve çocukları ne kadar yasemin toplarsa o kadar para kazanacaklar.
Heba ve çocuklarını kayda aldığımız gece, 1,5 kg yasemin topluyorlar. Kazandıklarının üçte birini arazi sahibine verdiklerinde o akşam için geriye yaklaşık 1,5 dolarlık bir yevmiye kalıyor.
Mısır’da enflasyon zirve yaptığı üzere, kazandıkları paranın değeri eskisinden bile az. Dolayısıyla bu toplayıcılar genelde yoksulluk sınırının altında yaşıyorlar.
Heba’nın şiddetli göz alerjisi teşhisi konan 10 yaşındaki kızı Basmalla doktor randevusuna gittiğinde biz de oradaydık.
Doktor, eğer gözündeki enflamasyonu tedavi etmeden çalışmaya devam ederse Basmalla’nın görüşünün de etkileneceği uyarısında bulundu.
Yaseminler toplandıktan sonra tartıda ağırlıkları ölçülüyor ve belli toplama noktaları üzerinden yasemin çiçeklerinin özütü alınan yerel fabrikalara gönderiliyor.
Bu fabrikalardan başlıca üçü, A Fakhry and Co, Hashem Brothers ve Machalico.
Her yıl Heba gibi işçilerin topladığı yaseminlerin fiyatını bu fabrikalar belirliyor.
Mısır’da yasemin sektöründe çalışan 30 bin kişiden ne kadarının çocuk olduğu bilinmiyor.
Ancak geçtiğimiz yılın yazında BBC, Mısır’da farklı bölgelerde çalışan yasemin işçilerini görüntülediğinde, birçok işçi aldıkları ücret çok düşük olduğu için çocuklarını da işe dahil ettiklerini anlattı.
Dört farklı yerde, ana fabrikaların tedarikçisi olan küçük toprak çiftliklerinde çalışan toplayıcıların önemli bir bölümünün 15 yaşın altında olduğuna tanık olduk.
Birden fazla kaynaktan Machalico Fabrikası’na ait çiftliklerde de çocukların çalıştığını öğrendikten sonra, kılık değiştirerek buradan görüntüler çektik.
Konuştuğumuz birçok toplayıcı, bize yaşlarının 12 ile 14 arasında değiştiğini söyledi.
Ancak Mısır’da 15 yaşın altında herhangi birinin 19.00 ve 07.00 saatleri arasında çalışması yasak.
Bu fabrikalar yasemin yağını daha sonra parfümlerin üretildiği uluslararası koku imalatçılarına ihraç ediyor. İsviçre merkezli Givaudan, bu gibi firmaların en büyüğü ve A Fakhry and Co. ile aralarında uzun süredir sıkı bir ilişki var.
Bağımsız parfüm üreticisi Christophe Laudamiel ve diğer sektöre yakın kaynaklara göre, asıl gücü elinde tutanlar, L’Oréal ve Estée Lauder gibi parfüm şirketleri.
“Efendiler” olarak bilinen bu dev şirketler, esans ve aroma endüstrisindeki imalatçı şirketler için çok dar bütçeler belirliyor.
Yıllarca bu imalat şirketlerinden birinde çalışmış olan Laudamiel, “Efendilerin asıl çıkarı, olabilecek en ucuz yağı ürettirip parfüm şişesine koymak. Hasatçıların maaşlarını ya da yevmiyelerini belirlemek ya da yaseminin fiyatını belirlemek onların işi değil. Bunun ötesine geçmiş durumdalar” diyor.
Ancak dar bir bütçe belirledikleri için işçilerin ücretine yönelik baskılar fabrikalara, oradan da toplayıcılara ulaşıyor.
Hem parfüm şirketleri hem de koku sektöründeki imalat şirketleri tedarik konusunda etik davrandıklarını vurguluyor.
Tedarik zincirindeki çalışanların her biri Birleşmiş Milletler’in iş güvenliği ve çocuk işçiliğinin önlenmesi konularındaki kılavuzlarına uygun davranacaklarına dair bir belge imzalıyor.
Givaudan’ın ismini vermeyen bir üst düzey yetkilisine göre, asıl sorun, parfüm şirketlerinin tedarikçilerin üzerinde gözetimi olmaması. Bunun sonucunda parfüm devlerinin beraber çalıştığı imalat şirketleri durum tespiti yapmak için üçüncü taraf denetim şirketleri ile çalışıyorlar.
Holdingler ve koku imalatı yapan firmaların sık sık internet sitelerinde, aynı zamanda BM’ye mektuplarında atıfta bulunduğu denetim kurumlarının isimleri de, Sedex (Supplier Ethical Data Exchange ya da Tedarikçi Etik Data Paylaşımı ) ile UEBT (Etik Biyolojik Ticaret Birliği).
Bu kurumların denetim raporları kamuya açık değil ancak etik yollarla üretilmiş yasemin satın almak isteyen alıcılarmış gibi davranarak, A Fakhry and Co.’nun bu denetimcinin raporlarını bize yollamalarını sağladık.
UEBT’nin geçtiğimiz yılki fabrika ziyaretine dayanan raporunda belli bir insan hakları meselesinin belirtilerine rastlandığı ifade edilse de bu konuda bir detay paylaşılmıyor. Buna rağmen şirkete “yasemin yağını sorumlu tedarikle” imal ettiği anlamına gelen “onay” verilmiş.
UEBT, buna yanıt olarak “Bir şirkete belli bir eylem planına tabi olacak şekilde sorumlu tedarik tasdiki… 2024’ün ortasına kadar verilmiştir ve eğer … uygulamaya geçirilmezse iptal edilecektir” şeklinde yazıyor.
Sedex raporunda da fabrika hakkında övgü dolu değerlendirmeler var ancak yazılış biçiminden bu ziyaretin daha önceden beyan edildiği ve yalnızca fabrika sahasının denetlendiği, yaseminin tedarik edilen küçük toprak çiftliklerinin ise denetlenmediği anlaşılıyor.
Küresel tedarik zincirlerinde insan haklarının iyileştirilmesi için çalışan Responsible Contracting Project’in kurucusu Avukat Sarah Dadush’a göre asıl sorun, “denetim şirketlerinin yalnızca denetlemeleri için para aldıkları her neyse onu denetlemeleri”.
Dadush, denetlenecek olan alanların çocuk işçiliğinin “en temel sebebi olan, iş gücü karşılığında ödenen ücretleri kapsamayabileceğine” dikkat çekiyor.
BBC’ye konuşan A Fakhry and Co, çocuk işçiliğinin hem çiftliklerinde hem de fabrikalarında yasak olduğunu, ancak yaseminlerin çoğunluğunun bağımsız toplayıcılardan tedarik edildiğini belirtti.
Şirketten yapılan açıklamada, “2018’de UEBT’nin gözetiminde, 18 yaş altındaki bireylerin çiftliklerde çalışmasına yasak getiren Yasemin Bitkisinin Korunması için Ürünlerin Sınırlandırılması projesini başlattık. Mısır’daki kıyaslanabilir ölçütlerle, yasemin toplayıcılığı karşılığında iyi maaşlar veriliyor” denildi.
Machalico, 18 yaşın altındaki toplayıcıları kullanmadıklarını, geçtiğimiz iki yılda yasemin ücretini artırdıklarını ve bu yıl da ücreti yeniden artıracaklarını kaydetti.
Hashem Brothers ise raporumuzun “yanıltıcı bilgilere dayandığını” öne sürdü.
Lancôme’un Idôle L’Intense parfümünü üreten Givaudan, araştırmamızın “son derece korkutucu” olduğunu belirtti ve “Hepimizin üzerine düşen rol, çocuk işçiliği riskini tamamen kaldırmak için hareket etmeyi sürdürmek” ifadesini kullandı.
Aerin Beauty’nin, Ikat Jasmine ve Limone Di Sicilia parfümlerini imal eden ve 2023 yazında da Machalico’dan yasemin tedarik etmiş olan Firmenich ise artık Mısır’da yeni bir tedarikçi kullandıklarını belirtti.
Firmenich, “sektör ortakları ve yerel yasemin çiftçileri ile beraber bu meseleyi ele almak için çabalayan girişimlere destek vereceklerine” dikkat çekti.
Araştırmamızın sonuçlarını parfüm devlerine de ilettik.
L’Oréal, “uluslararası çapta tanınan en koruyucu insan hakları standartlarına saygı duymayı sürdürdüklerini” kaydetti ve “hiçbir zaman koku imalatçılarından çiftçilerin durumu pahasına içeriklerde piyasa değerinin altına inmelerini istemedik” dedi.
L’Oréal açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“Güçlü taahhütlerimize rağmen… L’Oréal tedarikçilerinin çalıştığı dünyanın belli yerlerinde bu taahhütlerin yerine getirilmesine yönelik riskler olduğunu biliyoruz.
“Bir mesele olduğunda her zaman etkin bir biçimde asıl sebepleri ve sorunu çözebilecek yolu belirlemek için çalıştık. Ocak 2024’te, ortağımız çocuk işçiliği riskini merkeze alarak, olası insan hakları ihlallerini belirleme ve bunları önleyerek hafifletmenin yollarını bulma amacıyla sahada insan hakları etki değerlendirmesinde bulundu.”
Estée Lauder ise şu açıklamayı yaptı:
“Tüm çocukların haklarının korunması gerektiğine inanıyoruz. Bu çok ciddi meseleyi soruşturmaları için tedarikçilerimizle temas kurduk. Yerel yasemin tedarikçilerinin bulunduğu karmaşık sosyo-ekonomik ortamın farkındayız ve daha fazla şeffaflık kazandırmak, aynı zamanda tedarikçi toplulukların geçimlerini iyileştirmek üzere harekete geçiyoruz.”
Gharbia’da yasemin toplayıcılığı yapan Heba’ya, kendi topladıkları yaseminden üretilen parfümün uluslararası pazarda ne kadara satıldığını söylediğimizde şok oldu.
“Buradaki insanların hiçbir değeri yok” diyen Heba, “İnsanların parfüm kullanmasına karşı değilim ama bu parfümü kullananların, ona baktığında çocukların yaşadığı acıları görmesini, ses çıkarmalarını istiyorum” dedi.
Öte yandan Avukat Sarah Dadush’a göre, sorumluluk tüketicide değil:
“Bu bizim çözmemiz gereken bir sorun değil. Yasalara ihtiyacımız var… Kurumsal hesap verilebilirliğe ihtiyacımız var ve bu sadece tüketicilere bırakılamaz.”