İngiltere’den halka arzları artırma hamlesi
İngiltere son dönemde ülkedeki halka arzların ciddi şekilde düşmesi ve şirketlerin diğer finansal merkezlere kayması nedeniyle halka arz kurallarını şirketler lehine değiştirmeyi değerlendiriyor.
Londra’da sermaye piyasalarının enerjisini kaybetmesi sonrasında New York ve diğer Asya merkezleriyle rekabet etme kabiliyetiyle ilgili endişeler artarken, düzenleyiciler şehri daha çekici hale getirmek amacıyla “halka arz kurallarında önemli değişiklikler” öneriyor.
Salı günü yapılan bir açıklamaya göre Mali Yürütme Kurumu (FCA) daha fazla şirketi çekmek amacıyla üst düzey ve standart halka arz kategorilerini tek bir teklifle değiştirmek istiyor.
FCA yapılan değişikliklerin İngiltere halka arzlarını daha yalın hale getireceğini söyledi. Halka açıldıktan sonra bile işletmelerinin kontrolünü elinde tutmak isteyen bazı girişimcilerin tercih ettiği iki sınıf hisseye sahip olmanın şirketlerin işini kolaylaştıracağı ve satın almalar da dahil olmak üzere zorunlu hissedar oylarını kaldıracağı değerlendiriliyor.
Hazırlanan yeni taslak, Londra’da yeni halka arzların sayısındaki dramatik düşüşün ve diğer şirketlerin hisselerini New York’a taşıması sonrası gelirken bu durum İngiltere’nin Brexit sonrası dünyanın en büyük finansal merkezlerinden biri olarak yerini koruyup koruyamayacağına dair endişelerin ortaya çıkmasına neden oldu.
“Kuralları azaltmak yatırımcıların korumasını azaltabilir”
FCA, kurallardaki herhangi bir azalmanın yatırımcıların korumasını azaltacağını ve bunun daha geniş bir kamuoyu tartışması gerektirdiğini söyledi.
FCA’nın CEO’su Nikhil Rathi Salı günü yaptığı açıklamada, “Önerdiğimiz reformlar, kendi risk iştahlarını ve katılım şartlarını belirlemek isteyen halka açık şirketler ve yatırımcıların yararına düzenleme yükünü önemli ölçüde yeniden dengeleyecektir” dedi.
FCA, Jonathan Hill’in 2021’deki halka arz incelemesinden sonra, gerekli halka açık hisse miktarının düşürülmesi ve bazı ikili hisse sınıflarına izin verilmesi de dahil olmak üzere bir dizi reform uyguladı.
Kurum 28 Haziran’a kadar, şirketleri tarihsel olarak FTSE endekslerine dahil edilmeye uygun hale getiren üst düzey bir listelemeyle ilgili ek yükleri potansiyel olarak ortadan kaldırmak için yeni bir istişare başlattı. Görüşmeler sonucunda alınacak kararların uygulanması bu yılın sonlarında veya 2024’ün başlarında gerçekleşecek.
“Uygulanırsa Londra rakipleriyle rekabet edebilir”
Hill yaptığı açıklamada, “Uygulanırsa, Londra uluslararası rakipleriyle baş edebilir. Risk ve büyüme hakkında kesinlikle daha geniş bir tartışmaya ihtiyacımız olduğuna katılıyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Mart ayında Londra’da düzenlenen Küresel Yatırım Yönetimi Zirvesi’nde yaptığı bir konuşmada Rathi, birçok kanada ayrıntılı kurallar yerine kamuyu aydınlatmaya dayalı bir sisteme geçmek konusunda rahat olup olmadıklarına dair siyasi ve kültürel olarak sorular sorulması gerektiğini söyledi.
Rathi, “Bu rotada ilerlersek, bildirimlerin her kelimesini okuyup anlayanlar da dahil olmak üzere bazı yatırımcıların para kaybedeceğinin açık bir şekilde kabul edilmesi gerekecek. Bu olaylar gerçekleştiğinde, düzenlemedeki başarısızlıklar nedeniyle zarar eden yatırımcılar için tazminat söz konusu olamaz.”
‘Arm’ hamlesi
Rathi’nin yorumları, Londra’nın geleceği hakkında hararetli bir tartışmanın ortasında geldi. Cambridge merkezli teknoloji şirketi Arm Ltd.’nin hem Birleşik Krallık hem de ABD’de birinci sınıf bir ikili halka arzı değerlendirdikten sonra New York’ta halka arz kararı, FCA’nın ilgili taraf işlem kurallarını gevşetmediği (Arm’ın istediği bildirilen bir durum) eleştirilerine yol açtı.
Avrupa’nın en büyük inşaat malzemeleri şirketlerinden biri olan Dublin merkezli CRH Plc, ana kotasyon kaydını Birleşik Krallık’tan New York’a taşırken, bahis şirketi Flutter Entertainment Plc geçen hafta ek bir ABD listelemesine devam etmek için hissedar desteği aldığını söyledi.
Yine de, Deutsche Bank AG’nin Cuma günü açıklanan Londra merkezli broker Numis’i satın alma kararı Londra’nın uzun vadeli geleceği için bir güvenoyu olarak görüldü.
Rathi’nin yorumları, emeklilik tasarruflarındaki yüz milyarlarca sterlinin İngiliz şirketlerine yatırıma yönlendirilmesini kolaylaştırmak için Birleşik Krallık’ın emeklilik düzenlemelerinde reform yapması için hükümet üzerindeki baskının arttığı bir dönemde geldi. Bu değişiklikler için yaygın bir destek olsa da, emeklilik fonlarının maruz kalabileceği potansiyel risklerle ilgili endişeler de varlığını sürdürüyor.