Mehmet Şimşek’in göreve gelişinin birinci yılında yurttaşa sadece kemer sıkma düştü: Yoksulluk derinleşiyor
Ekonomi yönetimi düşen risk primi, sıcak parayla artan rezervle övünüyor. Adil bir vergi sistemi, hukuk reformu lafta kaldı. Daha da sıkılaşacak politikalar ise istihdamı tehdit ediyor.
Hükümetin ekonomiyi krizden çıkarması için rica ile ekonomi yönetiminin başına geçmeye ikna ettiği Mehmet Şimşek, göreve gelişinin birinci yılını doldurdu.
Bu sürede en büyük başarısını ülkenin “Kredi Risk Primi”ni (CDS) 700’lerden 250’li seviyelere düşürmek, Merkez Bankası rezervlerini pozitife çevirmek olarak yansıtan Şimşek ve ekibi, işçi ve emekçinin yaşadığı yoksulluğu ise derinleştirdi. Ekonomistler, “CDS karın doyurmuyor, Şimşek’in programı krizin ve enflasyonun yükünü dar gelirliye yüklemekten başka bir şey değil” dedi.
Şimşek ve ekibinin ilk icraatlarından biri döviz kurunu serbest bırakmak ve enflasyon rakamları üzerindeki baskıyı kaldırmak oldu. Göreve atadığı Merkez Bankası bir yılda politika faizlerini yüzde 8.5’tan yüzde 50’ye kadar artırdı. İlk günlerde aldığı Motorlu Taşıtlar Vergisi’ni ikiye katlamak, KDV oranlarını yüzde 20’ye çıkarmak gibi kararlar da yurttaşın sırtındaki yükü artırdı.
Bunların etkisiyle dolar/TL 20’li seviyelerden 32’lere çıktı, benzinin litresi 21 TL’den 41 TL’ye, gram altın bin 300 TL’den 2 bin 400 TL’ye, açlık sınırı 10 bin 360 TL’den 18 bin 969 TL’ye, banka takibine düşen borç 168 milyar TL’den 209 milyar TL’ye çıktı.
Artan yaşam pahalılığına karşın asgari ücret 10 bin 8 TL’den 17 bin 2 TL’ye yükseltilirken yılda tek artış tartışması sürüyor. Şimşek göreve geldiğinde açlık sınırının üstünde olan asgari ücret, bugün altında kaldı. Milyonlarca emekli 10 bin TL ile yaşamaya mahkum edildi. Yurttaşın tepkileri artıp üstüne iktidar yerel seçimlerde ikinci parti durumuna düşünce Şimşek, kamuda tasarruf paketi ile tepkileri dindirmek istedi.
Ancak bu paket de araç kullanımını sınırlamak gibi göstermelik adımların ötesine geçemedi. “Piyasaya yabancı para girişi başladı” denildi ancak bunun da sıcak para anlamına gelen carrytrade olduğu görüldü.
FATURA ÇALIŞANA ÇIKACAK
Şimşek’in programının halkı sıkma programına dönüştüğünü söyleyen Prof. Dr. Aziz Çelik, “CDS’i düşürmekle övünenler yurttaşın alım gücünün ne kadar düştüğünü görmezden geliyor. CDS yurttaşın sofrasını ölçmüyor. Asgari ücret şimdiden açlık sınırının altında kaldı. Artırmayacaklarını da söylüyorlar. Talebi kısıp enflasyonun faturasını çalışana çıkarmaya çalışıyorlar. Bu program yurttaşın boğazını daha da sıkacak” diye konuştu.
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu ise şunları söyledi:
“Piyasacı iktisatçılar programı överken faiz artışını, parasal sıkılaşmayı buna bağlı olarak carry-trade denen para girişini kastediyorlar. Ama ekonomide istihdam artıyor mu? Yaşam standardı yükseliyor mu? Gelir ve servet dağılımında bir düzelme var mı? Biz buna bakarız. Maalesef bunların hiçbiri yok.”
GÜVENSİZLİK YASTIK ALTINI BESLİYOR
Ekonomi yönetimi piyasaya nakit para bulma girişimlerini artırırken ekonomiye olan güvensizlik bunu her geçen gün daha da zorlaştırıyor. Yurttaş yüksek mevduat faizlerine karşın yastık altında kalmayı tercih ediyor. Bu konuya dikkat çeken ekonomist İris Cibre sosyal medya paylaşımında şunları söyledi:
“Sistem dışında en az 269 milyar dolarlık altın bulunuyor. 1996-2024 arası toplam 135.9 milyon ons net altın ithal edildi. Ortalama fiyat bin 15 dolar. Net maliyet 137.9 milyar dolar. Tüm bu altın alanların şu anda elindeki değer 303.6 milyar dolar. Sistem içerisindeki toplam altın 34.7 milyar dolar. Ekonomiye hiçbir faydası olmayan, dış borcumuzun yarısı kadar, bir miktar yastık altında. Sadece 2020-23 arası net 37.7 milyon ons (69 milyar dolar) ithal edildi. Varlık enflasyonunun boyutu. Buna bir çare bulunmak zorunda!”