Yapay zekâda tüketici değil üretici olmalıyız
Yapay zekâya yönelik verilen eğitimlerde ve yapılacak çalışmalarda önceliğin ‘yerli ve milli uygulamaların hayata geçirilmesi’ olması gerektiğine dikkat çeken Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden Prof. Dr. Ahmet Benzer, “2000’lerin başında ‘internet çağına giriyoruz, her yerde bilgi var’ dedik ancak hep tüketici olarak kaldık. Bunlar bizim ‘üretici’ olabileceğimiz fırsatlarken biz hep ‘satın aldık” dedi. Prof. Dr. Benzer, “İyi bilişim uzmanlarından destek alarak üretici pozisyonunda olmalı ve yeni teknolojiye uygun eğitim araçları geliştirmeliyiz” değerlendirmesinde bulundu.
Daha önce ‘internet’in ve Google’ın icadı sonrası sorulan ‘bu teknolojiyi eğitimde nasıl kullanacağız?’ sorusu şimdi ‘yapay zekâ tabanlı web 3.0 araçları için soruluyor. Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden Prof. Dr. Ahmet Benzer, “Geçmişte bildiğimiz internete dayalı Web 2.0 araçları, kodlama içeren STEM gibi dalgalar yaşadık. 2000’lerin başında ‘internet çağına giriyoruz, her yerde bilgi var’ dedik ancak hep tüketici olarak kaldık. Bunlar bizim ‘üretici’ olabileceğimiz fırsatlarken biz hep ‘satın aldık’” dedi. “Yapay zekanın hızla hayatımıza girdiği bu günlerde bu yeni dalgayı kaçırmamamız gerekiyor” diyen Benzer, “İyi bilişim uzmanlarından destek alarak üretici pozisyonunda olmalı ve yeni teknolojiye uygun eğitim araçları geliştirmeliyiz” diye konuştu.
‘TRENİ KAÇIRMAYALIM’
“Yapay zekâya dair eğitimde yapılacak çalışmalarda öncelik, yerli ve milli uygulamaların hayata geçirilmesi olmalı. Benzer süreci WEB 2.0 araçlarında yaşadık. Dünün ücretsizleri hızlıca ücretli oldu ve çoğunun da Türkçe desteği yoktu. Bu defa yapay zekâ trenini kaçırmamamız lazım” diyor. Prof. Dr. Benzer, ‘Peki ama, yapay zekâ trenine atlamak için geç kalmadık mı ve onu nasıl yakalayabiliriz’ sorusunu ise “Gençlerin yazılıma olan ilgisi ve bu konudaki olası gelişmeler umut verici” diye yanıtlıyor.
3 BOYUTLU YAZICI VAR ANAHTARLIK
“‘Yapay zekayı eğitimde kullanalım’ deyince tabii ki şunu kastetmiyoruz; öğretmen hazır soruları veriyor, öğrenci aynı yerden hazır cevapları bulabiliyor. Noldu, yine tüketici olduk” diyen Benzer, şöyle devam etti: “Oysa, yapay zekayı çocuklarımızın üst düzey becerilerini ölçmek için kullanmalıyız. Türkiye’de pek çok okulda artık 3 boyutlu yazıcı var. Üretimlerine baktığımızda ‘anahtarlık’ yapıp çıkıyorlar. İşlevi bu mu, değil. Başka ülkelerdeki çalışmalara baktığımda ise mesela sorunlu bir köprüyü sağlamlaştırmak için ‘ayak’ parçası yapıyorlar. Yani problem çözüyorlar. Yapay zekâ ile de öğrenci becerilerini geliştirmeye yönelik araçlar tasarlamak lazım. Yoksa 3 boyutlu yazıcıyla anahtarlık üretenler yapay zekayla da benzer uygulamalar yapacaklar.”
AKLA İLK ‘EĞİTİM’ GELSE DE…
Gazi Üniversitesi Bilgisayar Ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi öğretim üyesi Prof. Dr. Tolga Güyer, “Bilişim dünyasında bir yenilik varsa akla ilk gelen soru ‘bunu neden eğitime uygulamıyoruz’ oluyor. Açıkçası kolay uygulanamıyor” ifadelerine yer verdi.
“Bu tür yenilikleri, kullanıcı davranışlarının analizi sonrası kişiselleştirilmiş reklamlar sunulmasıyla ilk önce pazarlama sektöründe görüyoruz” diyen Güyer, “Savunma ile sağlık sektöründe de hızlı dönüş alabildiğiniz için motivasyon yüksek oluyor. Herkesin öğrenme hızına ve türüne göre eğitim ortamı tasarlanması gibi konular gündemde ancak bu daha ‘emekleme’ döneminde. Bu doğal çünkü ‘eğitim’, çalışma sonucunu hızlıca vermez. Tabii buradan ‘üzerine çalışmayalım, gerek yok’ gibi bir sonuç çıkmamalı” diye konuştu.
ÖZEL DERS İHTİYACINI AZALTABİLİR’
ODTÜ’DE Türkiye’nin ilk internet bağlantısını 1993’te kuran ekibin içinde yer alan ve şu anda Sabancı Üniversitesi Mühendislik Fakültesinde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Kürşat Çağıltay, şöyle diyor:
“Dışa bağımlı olmadan kullanılabilecek bize ait araçların geliştirilmesi yararlı olur. Bunun için öğrenci çalışmalarından ziyade profesyonel ekipler tarafından çıkarılmış ürünler gerekli. Yapay zekâ, ‘özel ders’ ihtiyacını azaltabilir, eğitimi demokratikleştirebilir. Ancak böyle bir araç üretmek için yapay zekaya nereden ulaşacaksınız?
‘KASITLARI SADECE CHATGPT’
Mesela Türkiye’de birtakım firmalar ‘yapay zekayı kullanıyoruz’ diyorlar ama arkada yine ChatGPT gibi uygulamaları kullanıyorlar. Tüm internet verilerinin yapay zeka formatına getirildiği çalışmalar yurt dışında. Elinizde büyük veriler olmadığı sürece yapay zekâ destekli uygulamalar çok başarılı olmaz. Üniversiteler, sanal gerçeklik araçları geliştiren çalışmalar yapıyor ve sanal kampüsler görüyoruz. Bunlara ‘deneysel çalışmalar’ diyebiliriz. Ancak geniş alanda uygulama yok. Tarihi figürlerin derse gireceği projeler yapılıyor. Bunlar da geniş kitlelere yayılmıyor. Örneğin Milli Savunma Bakanlığı firmalara ‘sen şunu üret’ der ve satın alır. Eğitim yazılımlarını da birtakım firmalar üretiyor ama MEB bunları satın almıyor.”