Internet Gazete ATAK Ajans Internet Yayıncılık LLC kuruluşudur - 26 Nisan 2025, Cumartesi
$ DOLAR → Alış: 38,22 / Satış: 38,37
€ EURO → Alış: 43,38 / Satış: 43,56

‘AB bu bölgeye ilgi duydu. Türk devletleri de BM kararlarını örnek göstererek Güney Kıbrıs’ı tanıdı’

Prof. Dr. Mehmet Hasgüler’e göre Türk Devletleri Teşiklatı üyeleri, Avrupa Birliği’nin kurduğu ilişkiler sonrasında Güney Kıbrıs’ı tanıma kararı aldı. Sorumluluğun her zaman dışarıda alınmaması gerektiğini söyleyen Hasgüler, Türk tarafının KKTC’nin tanınırlığı için doğru adımları atmadığını belirtti.

‘AB bu bölgeye ilgi duydu. Türk devletleri de BM kararlarını örnek göstererek Güney Kıbrıs’ı tanıdı’
  • 14.04.2025
  • 114 kez okundu

Aynı zamanda Türk Devletleri Teşkilatı’nın üyesi olan Özbekistan, Türkmenistan ve Kazakistan’ın, Güney Kıbrıs’ı tanıdığı ortaya çıktı. Türk basınında yer alan gelişmelerin ardından Türk yetkililerden bir açıklama gelmezken, Türk Devletleri Teşkilatı üyelerinden sadece Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’ı tanıması dikkat çekti.

Türk basınında, Avrupa Birliği’nin bu üç ülkeye 12 milyar Euro tutarında yatırım yapacağına dair iddialar yer aldı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ise, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile yaptığı görüşme sonrasında, “KKTC’nin tanınması için çaba göstereceğiz” dedi fakat Azerbaycan’ın Kuzey Kıbrıs’ı tanıyacağı yönünde bir beyanda bulunmadı.

Diğer yandan Kuzey Kıbrıs’ta da iç siyaset hareketlendi. KKTC’nin başkenti Lefkoşa’daki İrsen Küçük Ortaokulu’na bir öğrencinin başörtüsü ile alınmadığı yönündeki haber, Güney Kıbrıs’ın Türk Devletleri Teşkilatı’nın üç üyesi tarafından tanınmasından daha fazla basında yer buldu.

Öğrencinin okula başörtüsü ile alınmadığı fakat KKTC Milli Eğitim Bakanlığı’nın okul müdürüne gönderdiği talimat ile öğrencinin başörtüsü ile okula alınması yönünde talimat verdiği aktarıldı.

Türk Devletleri Teşkilatı üyesi olan üç ülkenin Güney Kıbrıs’ı tanımasını, Kuzey Kıbrıs’ın tanınma sorununu ve Kuzey Kıbrıs’ta gündeme gelen başörtüsü tartışmalarını, Avrupa Liderlik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Hasgüler ile konuştuk.

‘AB bu bölgeye ilgi duydu. Türk devletleri de BM kararlarını örnek göstererek Güney Kıbrıs’ı tanıdı’

Prof. Dr. Mehmet Hasgüler’e göre Özbekistan, Türkmenistan ve Kazakistan’ın Güney Kıbrıs’ı tanımasınn en önemli sebebi, Avrupa Birliği’nin (AB) Orta Asya’ya yönelik açılımı:

“Bildiğiniz üzere Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), 15 Kasım 1983 tarihinde ilan edildi. Bir ay sonra da BMGK’nın 541 sayılı kararıyla, Kıbrıs’ın toprak bütünlüğüne aykırı bir gelişme olarak sayılıyor ve tanınmaması kararı açıklanıyor. Ardından da BMGK’nın 550 sayılı kararı alınıyor. Bu karar da o dönem Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC’nin karşılıklı büyükelçi atamasıyla ile ilgili bir karar ama yine 541’e atıf var. Bu karar da, Kıbrıs Cumhuriyeti olarak da bilinen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi denilen yapıyı adres olarak gösteriyor. Sonuç olarak bu üç ülke, Türk Devletleri Teşkilatı’nda önemli rollere sahip ve Avrupa Birliği’ni önemsediler. Avrupa Birliği belli ki Rusya’nın etkisi olan bu bölgeye açılmak istiyor. Bu ülkeler de kendi gelecekleri açısından Türk kökenli Kuzey Kıbrıs’la değil, BM şemsiyesi altında görünen Kıbrıs Rumları ile ilişki kurmak istediler. Bu konuda benim bildiğim kadarıyla Tacikistan dışında hepsi AB pasaportlarına doğrudan giriş izni veriyordu. Bir tek Tacikistan vize uyguluyordu. Herhalde onlar da yakında burayla ilişkilenecek. Avrupa Birliği, özellikle ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna meselesindeki tutumundan sonra Çin ile yakınlaşmaya çalışıyor. Bunun neticesinde AB, bu konuda Orta Asya ülkeleri ile etkileşim kuruyor. Belki AB’nin geleceğini çok etkilemeyecek ama sonuç olarak BM kararlarını örnek göstererek böyle bir karar alındı.”

‘Sorumluluğu hep dışarıda aramayalım’

KKTC’nin bağımsızlık ilanından Türkiye’nin tutumuna kadar çeşitli noktalarda Kuzey Kıbrıs’ın tanınırlığı açısından Türk tarafının da eksikliklerinin veya attığı yanlış adımların olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Hasgüler, şu ifadeleri kullandı:

“Sahadan bir örnek vereyim. Bundan bir, bir buçuk yıl önceydi. Kazakistan’da bir üniversiteye davet edildim. KKTC’de ve Türk Dünyasında Yükseköğretim diye bir başlık koydum. Türk idareciler beni arayıp ‘Bunu nasıl başardın’ dedi. Çünkü Kazakistan’da, Almatı’da yaptığım görüşmelerde bunu aslında ifade edenler vardı mesela eski büyükelçi. Kuzey Kıbrıs ile ilgili tutumlarını ikili görüşmelerde dile getiriyorlardı. Fakat Türkiye’nin özellikle Türk Devletlerİ Teşkilatı’nda, Crans Montana görüşmelerinden sonra bu iki devletli politikayı kabul ettirme gibi bir durumu olmadı. Biliyorsunuz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için Kıbrıs Türk Devleti dendi, Kuzey Kıbrıs dendi. Türkiye’nin devlet başkanı ve dışişleri bakanları bunu dile getirdi. Bu konuda gözden geçirilmesi gereken, bizim tarafta olan eksiklikler de var. Askeri idareden yeni kurtulmuş dönemde ilan edilmiş olan KKTC’nin, bağımsızlık bildirgesinde yaptığı vurgular var. Mesela 1958’de Kıbrıs’ta sömürgeciliğin tasfiyesine Genel Kurul kararıyla karar veren karara atıf yaparak bağımsızlık bildirgesi ilan edilmiş olsa, bu kararla çıkmayacaktı. Fakat içeriye atıf yapıldı. BM’de çalışan bir tanıdığımızın da emekleri ve uyarıları vardı. Bağımsızlık bildirgesinin yanlış yazıldığını ifade ediyor. Biz, kendimize düşen tarafla çok ilgilenmedik. BMGK kararları orada duruyor. 2004’teki Annan Planı bir fırsattı. Kuzeye devlet statüsü veriyordu. Tamam kabul edilmedi ama biz mesela onu fırsat vererek bağımsızlığı, doğru bir terminoloji ile ilan edebilirdik yüzde 65’le. İç siyasette Kuzey Kıbrıs’ın kendi istikametiyle ilgili problemler var. Türkiye bu konuda 20 yıldır gelgitli. Sürekli bir siyaset değişikliği yapıyoruz. Şimdi iki devletlilikten tekrar Cenevre’de gayrı resmi müzakerelere geçirdi. Bu doğalgaz dinamikleri, Suriye’deki gelişimler, Doğu Akdeniz’deki oluşumlar, bölgesel hareketlilikler, Exxon Mobil’in gaz arama çalışmaları, bunlarla ilgili bizim yaptığımız hatalar vs. de mevcut. 2011’de mesela New York’te KKTC ve Türkiye bir anlaşma imzaladı BM müzakerelerinde. Ne oldu? Neyi sağladık? Ben birazcık uluslararası hukukun bize vermiş olduğu zeminlerde hareket etmediğimizi görüyorum. Bu hareket etmemiş olma elbette Batı’yı, Avrupa’yı iki yüzlülüğünden muaf tutmuyor. 2004’te verdikleri sözlerin hiçbirini yerine getirmedi AB. Ama bizim elimizde olan şeyleri de bizim yapmadığımız kanaatindeyim. Hep dışarıdan sorumlu aramayalım. İçeride de demokratik olarak bu meselelerin tartışılmadığını düşünüyorum. Türk kardeşlerimiz de kendi istikballerine dönük, KKTC’nin BMGK kararlarına atıf yaparak Güney Kıbrıs’ta büyükelçilik açtı.”

‘Azerbaycan ‘Tanıdık, tanıyacağız’ demedi. ‘Tanınmasına yardım edeceğiz’ dedi’

Prof. Dr. Mehmet Hasgüler’e göre Azerbaycan’ın “KKTC’nin tanınmasına yardım edeceğiz” açıklaması, Azerbaycan’ın Kuzey Kıbrıs’ı tanıdığı veya tanıyacağını beyan ettiği anlamına gelmiyor:

“Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de KKTC’nin tanınmasını destekleyeceğini söyledi. ‘Tanıdık, tanıyacağız’ demiyor. Kaldı ki 24 Ağustos 2024’te biliyorsunuz bir gelişme oldu. Eskiden Bakü’den KKTC’ye doğrudan uçuşlar vardı. 24 Ağustos 2024’ten bu yana Azerbaycan Havayolları, doğrudan Güney Kıbrıs’a uçuyor günde birkaç kez. Orada temsilcilik de açtılar. Bu konularda Türk kardeşlerimiz bizi anlamadıysa veya biz kendimizi anlatamadıysak, buradaki kabahatin yarısı bizdedir. Bunu görerek ve bilerek hareket edersek, Kıbrıs konusunda bazı şeyler daha yerinde olabilir.”

‘Türban meselesi politik kamplaşma’s

Kuzey Kıbrıs’taki birçok ciddi meselenin gündeme dahi gelmediğini kaydeden Prof. Dr. Mehmet Hasgüler, ortaokulda yaşanan başörtüsü krizinin ise bir politik kamplaşma olduğunu vurguladı:

“Bir kere Rauf Denktaş sonrası yaşanan liderlik arayışlarında, kendi tabanlarını hareket ettiremeyen, mesaj vermekten uzak ve vizyonları zayıf liderlikler dönemindeyiz. 2020’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde biliyorsunuz Akıncı ve karşıtları şeklinde kampanya yürütüldü. Sonuç olarak şu anki Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, büyük bir Türkiye desteğiyle seçimleri kazandı. Buradan gelen bir türbülans var. Sosyal, ekonomik, sınıfsal dinamiklerde hem siyasetin vizyonsuzluğundan gelen, hem insanı tanımamaya dönük bir liderlik boşluğu var. Bunun arkasında bence Türkiye’nin medyada birtakım insanları yani yandaşları oluştu. Halkın haber alma kanallarının yarısını inşaatçılar, yarısını gazinocular ele geçirdi. Gerçekler ne kadar konuşulabilir? Ben bundan emin değilim. Çok cılız sesler çıkıyor. Türkiye burada hem eşitlik istiyor hem de buradaki liderlerin kendi toplumlarını idare edememesiyle ilgili şikayette bulunuyor. Bu biat meselesi insanların canını çok sıkıyor. Bu türban meselesi ve arkasından ana vatana saygı mitingi kontrası da kamplaşma arayışından ortaya çıkıyor.

Fakat siyaseten toplumun içinde bulunduğu sosyolojik değişimi ortaya koyacak bir siyasetin olmamasından dolayı bu kamplaşma yaşanıyor. Bence bu türban meselesi kamplaşma açısından düşünülmüş. Alay konusu da oldu. Bunlar doğru işler değil. Mesele eğitim. Eğitim konusunda mesela Müçteba Bey, 1920’de Biga’dan buraya gelmiş Kurtuluş Savaşı sırasında. Eğitim mücadelesinde büyük yol almışlar. İngiliz sömürgesine karşı Türk aydın öğretmenler mücadele etmiş. Eğitim işleri 1980’lere kadar ciddi bir noktadaydı. Ama bugün üç yaşından itibaren çocuklar, Güney Kıbrıs’ta okuyor. Bunu tartışan yok. Bu gericiliktir. Ülkenin eğitim meselesi 1970’li, 1980’li yıllarda farklıydı. Kıbrıslı Türk öğrenciler Ankara’ya okumaya gidince dil bilen insanlardı. Kendilerini yetiştiriyorlardı. Farklı muamele görüyorlardı. Şu anda ise türbanı tartışıyoruz. Çok geri kaldık. Esas meseleler konuşulamıyor. Göçmenler de var. Kimse konuşamıyor. Göçmenleri bir grup siyasi istismar ediyor. Kıbrıslı Türkler istismar ediliyor. Bu, ‘halının altına süpürelim’ goygoylarıdır. Ben, meselelerin gerçek boyutunun konuşulmadığını düşünüyorum.”

‘Türkiye de KKTC de fabrika ayarlarına dönmeli’

Güney Kıbrıs’ta EOKA benzeri bir örgütün sahneye çıktığını belirten Prof. Dr. Hasgüler, bunun sebebinin Güney Kıbrıs lideri Nikos Hristodulidis’in Türkiye’ye yönelik pozitif tutumu olduğunu belirtti. Hristodulidis’in bu yolla Kıbrıs Türklerini devre dışı bırakmayı amaçladığının altını çizen Prof. Dr. Hasgüler, Türk siyasilerin artık bir vizyon belirlemesi gerektiğini ifade etti:

“Güneyde bir de EOKA hortladı. Yeni bir grup kuruldu. Benim kanaatim, Nikos Hristodulidis’in Türkiye yetkilileri ile pozitif tutum alarak, içeride belki milli toplantılarda işgale vurgu yapıyor ama dışarıda Türkiye’ye yönelik pozitif bir tutum alıyor. Bu bence Kıbrıs Türklerin devreden çıkarıldığı bir denklem için Türkiye ile pozitif tutumu var. Bu EOKA’nın ortaya çıkışının bence Nikos Hristodulidis’in pozitif tutumuyla alakalı. Uzun zamandır görülmemiş bir şey bu. Biz Kıbrıs Türkleri olarak Doğu Akdeniz’in istikrarı da Türkiye’nin güvenliğini de, her şeyi Kıbrıslı Türkler laikliği ile, demokrasiyle, Atatürkçülüğü ile var olduğunda daha sağlam olur. Yani buna dönmek lazım. Fabrika ayarlarına dönmemiz lazım: Hem Türkiye’nin hem KKTC’nin. Çünkü bu milletin verdiği mücadeleye de Türkiye’nin mücadelesine de bu yakışır. Öbür türlü Nikos Hristodulidis, KKTC’ye ‘Siz Türkiye’den izin almadan hiçbir şey yapamazsınız’ diyor. Bu doğru değil ama bizim siyasiler maalesef bu algıyı yaratmış durumda. Bu koşullarda nasıl siyasi eşitlik isteyeceğiz? Bunlar, uluslararası toplumda algı bakımından sorunlu şeylerdir. Bunlar, iç politikanın dış politikaya yansıması bakımından çok önemlidir. İnşallah bu vizyonda siyasetçiler ortaya çıkar ve bunları Türkiye’ye anlatır. Çünkü Türkiye’nin çok büyük meseleleri var. Suriye’si var mesela. Türkler başını kaldırıp burayla ilgilenemiyor. Kıbrıs tam olarak Aşil’in topuğudur. Doğu Akdeniz’deki dengelerde Kıbrıs’ı çekerseniz burası bambaşka bir yere döner. Güney Kıbrıs’ta NATO arayışları var. Bunlar, önümüzdeki günlerde yeni dönemin siyasetinde Kıbrıs Türk siyasetçilerinin kendisine çeki düzen vermesi gerektiği anlamına geliyor. Bir tarafta AB, bir tarafta toplumun gerçeklikleri var. Gelişmeler çok sakıncalı. Bunlarla ilgili siyasilerin bir vizyon ortaya koyamadığını her gün görüyoruz. Bunlarla ilgili inşallah ileriki dönemde Kıbrıs’taki gelişmelerden memnun olmayan Türk karar vericiler arayış içerisinde olur. Çünkü memnun değiller ama arayış içinde de değiller. Bunlar da Kıbrıslı Türkleri uzun uzun düşündürüyor.”

Etiketler: / / / /

İstanbul Yarı Maratonu 27 Nisan’da koşulacak: Bazı yollar trafiğe kapatılacak
Spor İstanbul tarafından düzenlenen 20. Uluslararası Türkiye İş Bankası İstanbul Yarı Maratonu yarın (27 Nisan Pazar) gerçekleşecek. 18 bin koşucunun...
1 Mayıs ve 19 Mayıs’ta Ankara, İstanbul ve İzmir’de metro ve raylı sistem hatları ücretsiz olacak
Resmi Gazete'de yayımlanan kararla, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü ile 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nda Ankara,...
Prof. Dr. Naci Görür 7 üzeri depremin şartlarını verdi: ‘Marmara kırılmak zorundadır, kendimizi aldatmayalım’
Deprem Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, merkez üssü Silivri olan 6.2'lik depremin ardından yaptığı açıklamalarda, büyük depremi beklediğini ifade ederek,...
S&P Türkiye’nin kredi notunu açıkladı
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P, Türkiye'nin uzun vadeli kredi notunu 'BB-' seviyesinde, not görünümünü ise 'durağan' olarak teyit etti. Kuruluş,...
Turusan Bağcı: ‘Zorunlu afet sigortası geliyor’
Tüketici Konfederasyonu Sigorta Komisyonu Başkanı Turusan Bağcı, Radyo Sputnik’te yayınlanan Okan Aslan’la Gün Ortası programına konuk oldu.
Nesli tehlike altındaki turnalar Sivas’ta görüntülendi
Nesli tehlike altındaki bozkır turnaları, Sivas'ın Hafik ilçesinde görüntülendi. Hafik Gölü çevresinde görüntülenen turnalar bir süre yiyecek aradı.
‘Almanya’nın yeni koalisyon programı militarist ve teknokrat bir yapıda. Programda Türkiye başlığı dikkat çekiyor’
Gazeteci Erdal Tekin, Almanya'nın yeni koalisyon programının militarist yapısına dikkat çekti. Sosyal Demokratlar-Yeşiller hükümetinin giderayak Türkiye'ye uyguladığı Eurofighter vetosuna da...
Yargıtay’dan emsal karar: Güvenlik kamerası görüntülerinin izinsiz alınması suç sayıldı
Yargıtay 12. Ceza Dairesi, güvenlik kamerası görüntülerinin izinsiz bir şekilde elde edilip paylaşılmasının kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi ve...
Çeyrek asır sonra akıllara Gölcük geldi: 99 depremi kaç büyüklüğünde olmuştu? Kaç saniye sürmüştü?
99 depremi olarak bilinen merkez üssü Kocaeli-Gölcük olan 17 Ağustos Marmara depremi, Silivri'de meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından akıllara...
Prof. Dr. Ahmet Ercan, İstanbul depreminin tarihini açıkladı
Silivri açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem, İstanbul'da büyük deprem endişelerini yeniden gündeme getirdi. Jeofizik Yüksek Mühendisi Ahmet Ercan, bu...
Milyonlarca İstanbullu için tahliye planı açıklandı: 23 tahliye noktası neresi? Eviniz yakın mı? İşte AFAD’ın planı
AFAD tarafından açıklanan ve İçişleri Bakanlığı koordinasyonuyla hazırlanan İstanbul tahliye planı kamuoyuyla paylaşıldı. Kara, deniz, hava ve demiryolu entegre biçimde...
Deprem sonrası bazı İstanbullular geceyi park ve bahçelerde geçirdi
İstanbul'da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem nedeniyle panikle evlerinden çıkanlar geceyi park ve bahçelerde çadır kurarak geçirdi. Korkutan depremin ardından...
İstanbul’da deprem oldu, ilçede rezervasyonlar arttı: ‘Buraya doğru hareketlilik var’
İstanbul'da meydana gelen deprem sonrasında okulların da tatil edilmesi hızla tatil planı yapılmasına sebep oldu. İstanbul'da artçıların da sürekli devam...
Tekirdağ’da 3.9 büyüklüğünde deprem
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'ndan (AFAD) alınan bilgilere göre, Marmara Denizi'nde 24 Nisan 2025 tarihinde saat 04.20'de 3.9 büyüklüğünde...
Ürdün Müslüman kardeşleri saldırı planlamakla suçladı
The move could shutter the country’s largest opposition party, the Islamic Action Front, which is the Brotherhood’s political arm in...
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ