Burak Berkay Akgül: Susmak zorunda kaldım

Mahsun Kırmızıgül’ün yönettiği Güzel Aşklar Diyarı’nın çekimleri bir süre Kapadokya’da gerçekleşti. İstanbul’a gelmişken yakalanıyorum onu. “Geçen dönem da işim oradaydı, memleketim üzereydi artık Kapadokya” diyor. Hem şirin, hem çocuksu hem seksi bir havası var. Mütevazı ve heyecanlı. Sohbet etmeyi çok seviyorum. Burak Berkay Akgül’le başlıyoruz muhabbete…

◊ Şu sıralar sık ​​sık toplumsal medya trend listelerinde alışveriş yapılıyor. Etrafımdakilere “Burak’ı neden bu kadar beğeniyorsunuz” dedim, “Hem serseri hem pak duruyor” dediler.
Sen kendini nasıl anlatırsın?

Bunlar çok uzak değil. Pak görünüp bazen fırlama olmak biraz işime geliyor. Bir önceki dizimde mesela 18 yaşında bir karakter oynamıştım, bu sayede tarzımı ve halimi değiştirdiğim vakit diğer
bir karakter geliştirilebiliyorum.

◊ Toplumsal ortamlardaki fotoğraflara, “İlah silahın var mı?”, “Sanki bir başyapıt” şeklinde yorumlar yazıyorlar. Bunları okuduğunda havalanıyor musun?

Mutlu oldukları yerde, yaratıcılık var bu yorumlarda, gülümsetiyor.

◊ İzleyiciler seni güzel olduğun için mi uygun oyuncu olduğun için mi sevdiler?

Samimi olduğum için sevmiş olabilirler. İçimden gelen saklayamam, dağınıklığım ya da sıkıldığım okunabilir. Röportajlarda kendime hâkim olamam, kaynar içim. Bence beşerler bunu da gördükleri için oynadığım karakterlerde gerçeklikte, gerçeklikte görülüyor.

◊ 27 yaşındasın. Daima yeni isimler hayatımıza katılıyor. Bu tedirginlik yaratıyor mu?

Çok sevdiğim bir kelam var; “Kendi ışına güvenen oburunun parlamasından rahatsız olmaz”. Herkes parlasın, ben kendi ışığımlayım, o yüzden korkmuyorum.

◊ Şöhreti sevdin mi?

İyi yanlarını evet.

◊ Makûs yanları ne?

Özel kayıtların çok değişkenliği, hareketlerine dikkat etmen gereken aşikâr noktalarda ona göre davranmak, biraz zorluyor. Zira çok fazla otokontrol yapabilmek benim için sıkıntı. İçimden geldiği gibi davranmayı seviyorum. O nedenle kendim ortada ‘Dur, hiçbir şey yapma’ diyorum.

◊ Bu periyotta en yanlış anlaşıldığının şey ne oldu?

İnsanlar beni kendi istediklerini görüyorlar, “Bu çocuk böyle” diyen bir tayfa var. Aslında o denli biri değilim. Olduğum kişinin dışında lanse edildiğim vakit yanlış anlaşıldığını düşünüyorum.

◊ Kastettiğinden çapkınlık mı?

Çapkınlık, özel hayat yalnızca değil. İşimi yaparken bile şu konular oldu; her zaman konuşulur ya, “O esasen torpillidir” şeklinde… Senin Nereden, nasıl geldiğini bilmeyenler… Bu da yanlış anlaşıldığım bir yer olabilir. Bunlar bende insanlara karşı o denli olmayan deme mecburiyeti doğurdu.

◊ Bu isim umrumda değil mi?

Umduğum, idol olarak kadınların oyuncularla işlerimle konuşulması ve var olan biri olması.

◊ Ne buldun?

Herkesin konuşup değiştirilebileceği, bir fikir verebilecek bir alan. Dalgada sörf yapmak üzere. Dalgada sörf yapmak hoştur lakin çakılabilirsin de.

◊ Dalda hiç susmak zorunda kalan şeyler oldu mu?

Elbette susmak zorunda kaldım. Kimi yorumlara karşı kulakları kapat, duymazdan gelme, görmemek gerekiyordu, bunlara karşı sustum.

GEREKLİ, HAKİKAT TENKİTLERİ GÖRÜP KATILAŞTIM

◊ Geçen dönem bir işte birlikte rol tarihleri ​​Özge Yağız’la hoş giden bir anahtarınız var. Bu ilişkinin eski sevgililerinizle birlikteyken tezi başlatıldı. Siz “İlişkimiz sonra, hatta o setin ardından başladı” deseniz de yorumlarınıza devam etti. Genç bir oyuncu olarak diş hekimiyle karşılaşmak arkadaşını kırıp, seni üzüp canını acıttı mı?

Evet. Bu tip sorunlarla gündeme gelmek, işlerin yerine insanların konuşulması beklenmeyen şeylerdi. Gündemde bu şekilde kalmak yeterli değil. Birebir vakitte hayatta, dış güya kalıcı ruhsal baskı varken, ben üzülüyorum, o üzülüyor, onu mutlu görüyor beni üzüyor… O zamanlar o vakitler biraz tökezledim, “Nasıl bir yolu izlemem gerekiyor” dedim. Fakat insanlara bağıra bağıra bu türlü değil desem bile, “Hayır öyle” diyen bir taraf da vardı. Hayat içinde bu türlü, sana öğrenmek istemeyen biri, ne söylerse söylesin inanmaz. Aslında olay benim için Yıldız Tilbe’nin yumurta ve pişme örneğine evrildi.

◊ Bir?

Bazı beşerler yumurta halindedir. Kırgandır ama hayat onları pişirir ve sonra saklanır yumurta olur. kendimi yumurtaya benzetmiyorum tuhaf bir şeyler (gülüyor). Ancak ben de söylenenleri çok fazla görmeden, yalnızca gerekli, hakikat tenkitleri ortaya çıktım. Yeniden etkileniyorum, inseniz,
ona bir şey yapacak yok.

◊ O halde Özge’ye olan aşkını nasıl anlatırsın?

Bütün röportajı bilmem kaçla çarpsak anlatamayacağım kadar uzun sürer.

HAYAT ‘SEN TOPÇU DEĞİL, OYUNCU OL’ DİYEREK BENİ BİR YOLA SAVURDU

◊ Sen kimsin, çok mu?

Ben Burak Berkay. Aydın’da doğup büyüdüm, lisede İstanbul’a geldim. Babamın arşivi, annemin resmi. Bir abim var.

◊ İstanbul macerası nasıl başladı?

Oyunculuk hayallerim 10’lu yaşlarımın başındaydı. O vakitler ekranda BKM Mutfak izleyerek heveslenmiştim. Aydın’daki tiyatro kurslarına katılırım.
Bu sırada futbol da oynuyordum, sakatlanmasaydım tahminen futbola devam ederdim lakin hayat “Sen topçu değil, oyuncu ol” diyerek beni bir yola savurdu. Aileme “İstanbul’a orada” diye küçük baskılar yapmaya başladık. Babam diğer kentte bir eczane açacak, gidiyor, bakıyor, “Ben gelmem” diyordum. Abim İstanbul’da okuyordu, yazın gezme ayağına annemle, İstanbul’a geldik. Annem burada, hastanede bir çalışmaya başladı, babamın da mecburiyeti geldi.

◊ Oyunculuk isterken neden İstanbul Üniversitesi Jeoloji Bölümü’ne girdin?

İstanbul’da kalmaya devam etmek için burada okumam gerekiyordu. Kısım de ilgimi çekti. Bu sırada oyunculuk üzerine eğitime başladım, dublaj işleri çıktı. Orada tanıştıklarım sayesinde menajerim Renda Güner’le karşılaştım. Birinci ‘Maria ile Mustafa’ oldu, diğer adıyla ‘Kahraman Babam’ ve ‘Destan’ geldi. Sonra ‘Ru’. Geçen dönem ‘Safir’.

BU KADARINI YAPABİLECEK YÜREKTE DEĞİLİM

◊ ‘Güzel Aşklar Diyarı’ akşam Kanal D’de başlıyor. Nasıl bir kıssa?

Mahsun Hocamız çok hoş bir öykü kurmuş. Güçlü aile bağlarının olduğu, çok güçlü bir aşkın kıssası. Karakterim Kapadokya’nın önde gelen ailelerinden birinin oğlu. Âşık olduğu kızı Kapadokya’ya getirmesiyle aile sırları ortaya çıkıyor ve tabiri caizse ortalığa karışıyor. Çorap sökmek üzere her şey birbirini takip ediyor, inanılmaz ritmi olan bir iş.

◊ Fragmandan anladığım kadarıyla Arhan, sevdiği kızı ailesiyle tanışmak için Kapadokya’ya gidiyor ve sevdiği kıza herkesin ortasında evlenme teklif ediyor. Sen âşıkken bu kadar cesaretli olabilir mi?

Olabilirim. Karşımdaki şahsa de çok bağlı. Arhan’ın farkının hesaplanamadığı durumlar. Ötekinin başka bir kızla sözlü olarak öğrenileceğinde asıl orada yiğit adımı atıyor, ailesinin karşısına çıkıyor, geride ben yokum restini çekiyor. Ben bu kadarını yapabilecek kürette ve verimde değilim. Lakin evet, istediğim bir şey konusunda gerisinde duruyorum.

◊ Bir önceki projede de Kapadokya’da varlıklı bir aile ürünü canlanıyordu. Nasıl farklılaştın?

Bir zamanlar oynadığım karakterin koşulları ve durumu çok farklıydı, orada sırlar vardı ve ona davranmak zorundaydı, Arhan çok açık ve net biri, bu aileye karşı gösterilen net tutumdan da mevcut.

◊ Mahsun Kırmızıgül’le çalışmak nasıl?

Çok tuhaf. Sette hala ‘Vay be Mahsun Kırmızıgül burada’ diyorum kendime. Çok gurur verici bir durum. O kadar sinemayı beğenenler ki, Türkiye’nin kendi şansına sahip, insan profilini o kadar uygun biliyor ki…
Ben de anlaşılacağı üzere bunu yapabilen, çok tuhaf bir iş çıktı. Geçenlerde bu şekilde bir gaf da yaptım, bir sahne çekiyor, bende mikrofon var, onlar da kulaklık takıyor, Mahsun Hoca’yı her zaman müzik söyleyesim geliyor, orta sahnesi ben ‘Dinle, bu müziğim sana, dinle’ diye mırıldanmaya başladım. Başımı bir kaldırdım, Mahsun Hoca’nın kulağında kulaklığı var, o kadar utandım ki, umarım duyamamıştır.

İKİ İNSAN BİRBİRİNİ ANLIYORSA KİMSE MÜDAHALE EDEMEZ

◊ ‘Güzel Aşklar Diyarı’nda farklı kültürler ve ekonomik düzeyde iki kişinin aşkını görebilirsiniz. Ama türlü farklar aşk tesirler mi?

Etkiler. Ortada çok büyük fark olmaması gerekir, ne olursa olsun, iki kişinin dahil olduğu hayat şartları çok değerli. İstikrar 5-10 aşağı olabilir lakın ortadaki uçurum çok fazlaysa sıkıntı.

◊ Bir projede 18 yaşında bir genç canlandırmıştı. Âşık olduğun bayandan
20 yaşındayım. Aşkta yaş farkı olur mu?

Önyargıları bir kenara bıraktığımız vakit, iki kişinin birbirini anlaması, hislerini paylaşması bütün yaş farkını ortadan kaldırabilir. şekliyle şöyle bir algı var; erkek büyük, bayan küçük olduğu vakit çok önemli, bayan büyük, erkek küçük olduğu vakit eleştiriliyor… O denli bir şey yok. İki insan birbirini anlayıp hislerini paylaşabiliyorsa, birbirinin hayatına âlâ manada tesir edebiliyorsa bu kimseyi ilgilendirmez, kimse de müdahale edemez.

◊ O işte yürekli sevişme sahneleri vardı, sıkıntı oldu mu?

Yabancı oyuncuların röportajlarında “Kolay değil” dediklerini okurdum, hakikaten söylüyormuş. Aşikâr bir matematiğin olması gerekiyor, kamerayı kolluyorsun, karşındaki oyuncuyu ve ne kadar, neyi yapman gerektiğini düşünüyorsun. Olağan ortağınızla birlikte değerli. Meryem (Uzerli) o hususta beni rahatlattı ve çok hoş alan açtı, yoksa bu kadar rahat olamaz, gerilirdim.